Bir lokma ekmeği paylaşmaktır, bayatlamış bir poğaçadır kapalı zamanlardan kırıntıları toparlanan ve bir tebessümdür her vakit karşıya iletilen, sevgi sözcüğüdür hayattır, yaşamdır ve dair ne varsa…
Sabahın en seherindedir hayat ve yaşama dair ne varsa her şey erkenden oluşur ve erkenden gelişir
İçimde dağlar olsa bir insanın güzelliğine bedel olamaz, var olan ile var edenin birleştirildiği mekânda hak, hukukun aşina olduğu ve unutulmadığı bir zamanı düşlüyorum her şey yerli yerinde.
Dünyayı kurtarmak değil amacım hep güzel bir dünyayı düşlemek ve hayatı kolaylaştırmak adına ne varsa dize getirmek ve dile getirmek. Ben güneşi kızgın kılan değil masum ve ışık kaynağı olsun diye karanlığı sabaha bırakmak isterim.
Hep var olmayı var etmeyi dilerim kendi dilimle, sözcüklerle anlatamadığımı mimiklerle ifade etmeye çalışırım sesimin duyulmadığı mekânlara…
Hayatın anlamının olmadığı en azından bilinmediği bir yerden güzel anlamlar çıkarmak ve filizlerini salmak öteye çok öteye hayatın idamı adına ne varsa ben buradayım…
Bazen bekâr bir genci anımsatır; sabahın ilk ışıklarıyla hangi çizgiyle uyanıp nasıl bir yol çizsem de kalpleri aşikâr kılarım. Maneviyat adına ne varsa geride bırakmadan karanlığa yüz tutmuş olsam bile dostluğun ve sevgiyle yaşanan hayatın içinden…
Bazen karanlığa saplanan biçare gönül misali; gâh o yana gah bu yana gitsek de hep dimdik dururuz, tıpkı ayakta kaldığımız gibi karanlığın şerrinden sabahın rabbine sığınarak bir ışıltı olmak isterim, yüceliğiyle büyüleyen, tebessümle dağların karını eriten bir heybetle…
Işığın sustuğu yerde gülüşlerin aydınlatır. Hayatı kederden uzak yaşayan bazen kahkaha bazen acı bir tebessümle seyre dalan, anlaşılmayan ve anlamak istemediklerimizle yola devam ederken…
Gözlerinin feri ışık dolu; çehrende bir girdabın yok olmuşluğa işaret ve hâkimin bile kalemi kıramadığı bir simayı nakşeder hayatın. Cennetten ırmaklara döner içinden akan sözcükler her ne kadar olumsuzluğa işaret olsa bile varlığı tek kalem ile sevgi ırmağına taşır binlerce kez sudan sebepler bularak durular ve her ne kadar tanınmasa bile kendi halince hayatın idamını sağlayan en güzel insan…
İsyana sarılan eller olsa bile yine bir kurtuluş yolu ile düze çıkaran ve saygıyı saygı ile sevgi ile dostluğu hep dostlukla dile getiren…
Renkler ile örülü bir dünya; birisi yeşil birisi mavi birisi al, dostluk sevgi denizinde bekleyen sal, birimiz güneşe birimiz aya hasret.
Dostluk iki kelam ile ifade edilmez varlık adedince insanlığa şükran borcum olsa bile… Kendimi ifade etmeye çalışmamda; ben yokluğun yegâne insanı lütuf ile dile getirilen en güzel bir haykırışım ışık saçan bir güzelliği dile getirir ahvalim…
Hayatın en güzel hayatı olurum bazen güzel kılınan, bazen düşünerek cevaplanan bir soru misali ha cevapsız olduğu anlar olmaz mı olur ve öyle bırakılır. Aslında hep düşünürüm güzelliği, insanlığı basamakları ve insanların insanlara olan sevgilerini. Yaşamın güzelliği için hem filiz olurum hem de kendim hep kendimle…
Kısaca anlatmak isterim hayatı ama cümleler ahengi kaybedecek gibi ya da kelimelerim ifade edecek kadar potansiyele sahip değil hayatta. Bazen pazara kadar değil mezara kadar uzayan bir dostluğu benimserim ama hepsi tıpkı güneşin doğup batışı gibi hayal kırıklığına uğratır. Sadık hocanın en güzel bir ifadesidir hayatın idame edildiği hayal kırıklığının başkenti…
İçimde haykırmak istiyorum ve sessizliğin bozguna uğratılmış halini görmek isterim tebessümle ahengin kol gezdiği bir beraberliği düşlemek istiyorum ve sizi siz olduğunuz için değil sizin için olduğu için sevgiyi sevmek istiyorum aşkı ifade eden sözcüklerle dile getirmek istiyorum ikinci baharı ifade etse bile.
Bazen içindeki boşluğu kocaman sözcüklerle doldurmaya çalışsam bile bir dostumun kelamı kadar bile yer kaplamıyor hayatımda ben var olduğum sürece sizi görmek istiyorum…
Gönüllerin mekân olduğu dostlukların daim olması dileğiyle…