Hayat, yüreklerden kopan bir sevginin duygu selidir kimi zaman…
İnsanlığın bahtına biçilmiş bir durgun ortam içinde, hafızaların kötü görünmesi adına çirkin bir sanat oyunudur delice.
Karalar bağlamış bir annenin yüreğinde, fırtınaya kapılmış hıçkırıkların sesine ses olmak, kışın ılık günlerine karışmış bir umut ışığıdır.
Bazen yaşamaya hep olumlu bakan yaşlı bir adamın dualarında satırlara dökülürken hayat, bazen de o satırların uyumunu bozan, ahenksiz bir avaz geleneğinin emsalsiz yeridir.
Dillerin sevdalığına türkü olmuş, çaresiz delikanlıların sonsuz bir umudun ışığı beklerken durgunlaşmış kentlerin, sokakların, sorulmayan hal ve hatırların eşliği misalidir melülce.
Hayat, takati kalmamış bir koyunun derin bakışlarında sevdayken, bu bakışların buğuluk bir ana denk gelmesini bekleyip fırsat bilen bir kurdun sinsice bekleyişinden ibarettir.
Yurduma uğramış farklı dillerin türkülerinde, stranlarında ya da bu türkü ve stranları neşeyle taçlandırıp bir ezginin veya halayın görkeminde, sevdanın büyük bir tutkusudur.
Ya da hayat, mem u zin şahsında hakikatleşen beşeri bir aşkın emsalinde ve ihanete uğramış bu aşkın yurdunda sevginin bağı olmak…
Yurduma konuk olmuş Keldaniler’in, Nasturiler’in, Ermeniler’in veya yaşam alanı bulmuş diğer halkların da kapalı bir havasıdır.
Sessiz bir ovada yolculuk yapan bir insanın yavaş yavaş rüzgâra kapılmış karmaşık duyguların dili ahenkliğinde gerçek bir Enstrüman…
Bilhassa bu Enstrümana eşlik eden ve buna coşkulu bir hal katan gür sesli bir bülbülün geleceğe ötmesi misalidir.
Dışarıda oynamayı seçmiş, yürekleri yeni Dünyayla, Hayatla tanışan çocukların dillerinde, bir şarkı olmak yolunda iken hayat,,,
Bazen de sürülerini otlatarak kavalını çalıp, yüzünü kurtların sofrasında bulan bir Çobanın bulanık bir ortama konuk olmasıdır.
Yeryüzünü sesiyle güzelleştiren su kaynaklarının varlığı içerisinde süslenmiş bir gelinken hayat,
Çoğu zaman da insanların birbirine düşman olduğu, toplumsal duygu bağlarının koptuğu, selamlaşmanın dahi kesildiği sisli bir havanın en bariz görüntüsüdür.