…ve yine sabahlar hep hayal kırıklığa uğratır gibi kara bulutlarla örülü bir dünyayı teslim ediyorlar bir sabah ansızın...
Güzelliği kendine şiar edinenler şimdi neredeler ve hangi kuytulara teslim oldular ki karanlığa gömülmüş gibi...
Hep bir ağızdan huşu ile dile getirdiğimizi bugün hep vuku ile temaşa edilmekte...
Ey karanlık geceyi sabaha teslim eden güneşim bizi karanlığın şerrinden uzakta hâkim olduğun mekânda kıl…
Yitirilmiş bir cenneti arar olduk düşlerimizde solukladığımız mekânları, ya isyana boğulmaktır ya da tepe takla düşmektir hayat, gül yaprağı misali ayrı gayrılara dalmadan en güzel şen kılınıyorsa hep öyle olunması gecenin zifiriliğine teslim edilenin şafağı bulması dileğiyle
hep çatık kaşla bitecekse hayat bir tebessümün doğması dileğiyle…
Gidişin içten yıkarcasına bir çalkantı ile bertaraf etti,
…Ve yokluğun öyle sarmış ki; kocaman bir yalnızlığa bürümüş gibiyim benliğimde
Sen uzaklarda, ben ta uzaklarda ve sevdamız gittikçe uzaklarda...
Sen hayalimde yaşattığım en güzel çiçek ve varlığın dünyanın en güzel kokusu
Hadi gel bu can yürekte bir isyanı bastırsın ve yenik düşmesin bu denli çaresizliğe
Varlığın içten geçen en güzel bir tebessüm sen ise en güzel sevinç sin içte yaşanan…
Gül ki gözlerinin içi gülsün ve siman öyle sevinç dolu olsun ki gören herkes bir güneş gördüm desin…
Öyle güzel olsun ki ruhun bütün kavramlarını içine alacak kadar geniş olsun, çünkü sen büyüksün varlığında aynı istikamette…
Sema simanı güneşe benzetir tıpkı karanlığın güneşe hasreti gibi her vakit doğmanı beklercesine bir bekleyişe sahne olur hayat…
Ne karanlıklar bu mutluluğa gölge olabilir nede bir bilinmezliğe sürüklenir hep öylece yürür gider hayatın mutluluk dolu olması dileğiyle…
Güneşi umutla beklediğim sabahları özlüyorum…
Ey karanlık geceyi sabaha teslim eden güneşim bizi karanlığın şerrinden uzakta hâkim olduğun mekânda kıl…