Ses vermek isterim, evet yüreği büyük ama yükü ağır bir halkın sevdasına ses vermek derim.
Yaşımızla yaşamımızın hiç uyuşmadığı bu yaralı coğrafyanın kaderi, hüzünle çizilmiş bir yorgun yaşamın kıyısındayım.
Botana ses olanım, sokaklarımda özgürlüğe aç bir halkın masum sevdasından doğmuşum, bir yanım Dicle'nin yakarışından ibarettir, bir yanım ise Serhat'ın sessiz yaşamından.
Bakışlarımda Cizre'nin o kadim mekanın görkemliğinden yanayım, selamlaşmamda Silopi'nin korku dolu bekleyişinden daralıyorum.Yüreğim genin fikrim kadim ne olduğunu anlamak için kötü bir savaşın en derin uyuyan haliyim.
Her sabah doğan güneşi izlemek için korku dolu bir bekleyişin en umutsuz doğasında, akşamın zifiri karanlığının hiç gelmemesi için anaların dualarına eşlik eden en dik duruşlu bir onurun sevdasıyım.
Dicleyim, yanı başımda tüm halkların sesi sedası dengbéjlik kültürünün diyarında yılmayan bir duruşun sancısıyım.Yüreğimde halkların diline kültürüne yer açmış tarihe meydan okuyan Diyarbakır'ın insanlık kokan surlarında geleceğin umutlu bir güverciniyim.
Haykırışımda bilge kalemlerin ve beyinlerin hayat verdiği Musa Anterlerin, Ahmet Ariflerin yurdu misali...
ve bu yurtta insanlığın fikrine büyük bir yelpaze açmış halkının hakikatına gönül vermiş hünermendlerin (sanatçıların) sesiyim.
Yaralıyım Nusaybin de, kuşların uçmaktan korktuğu, bülbülün ötmediği ve tandırda ekmek pişiren anaların yüzünün solgun olduğu bir anında...
Kapımı çalan ikinci bir kışın soğuk bakışlarında, silah sesleri ile inleten insanlığın gaz kapsüllerinin dolaştığı ortamda ve nerden geldiği belli olmayan bir merminin korkusu altında, yaşamı umut etmiş bir çınarın yürek dolu avcısıyım.
Endişeliyim, Silvan'da Dargeçit'te, Derik'te, sesi soluğu kesilmiş kentlerimin kıyısında üşüyor bedenim.Bu sükunetsiz gecelerde her halkın dilinde kılamlar (türküler) , stranlar (şarkılar) söyleyerek üşüyen bir gemiyim.
Benim yurduma uğramış tüm halkların ortak kaderiyim diliyim. Birlikte yaşamı umudu yüreğimde yeryüzünde hakikatle buluşmuş Mem u Zin aşkının diyarında...
Medresa Sor da, insanlığı anlatan Melayé Ciziri'nin berrak ilmiyle yazılmış Divanının en makul okuyucusuyum.
Sıcacık memleketimde bir yanım üşüyor bir yanım haykırışta rüyalarıma giren hülyalar beni Zap Suyuna hapsederken, Gever'in o asi ovasında Sipan Dağındaki Xec u Siyabend aşkı Dicle'ye, Fırat'a, Botana haykırıyor çığlık dolu.
Ah! yanıyor bir yanımız ne oluyor bu kardeşliğimiz sağır sultana dönüşmüş lal olmuş bir Cihanla karşı karşıyayız.
Ne demişti dilimin Modern yazarı Mehmet Uzun ''kandili yakın unutulmuşların sesine kulak verelim'' evet şimdi kandillerinizi yakın ama arkanıza yaslanmayın unutulmuşların sesine, Dicle'nin Botan'ın sesine yakarışına, bir barışa tekrar bir kardeşliğe haykırmak adına kulak verelim ses verelim.