Kendisini idare edemeyen, başkasının emri altında yaşamaya mahkümdur.
VİCTOR HUGO
Son zamanlarda belediye hizmetleri ile ilgili birçok yerel basın kaynağından değişik haberler ve yazılar okumaktayız.
Öncelikle şunu ifade etmekte yarar var; Belediyemizin yapamadığı birçok hizmetten dolayı benim de gözlemlediğim ve hissettiğim duygu ciddi bir hayalkırıklığının var olduğu duygusudur. Fakat bu durumu dile getirirken adeta belediye yönetimini uyumakla vaya beceriksizlikle suçlamak vicdan ve izân dışı bir davranıştır. Yaşım fazla büyük olmasa da başka partilerden seçilen belediye başkanlarını da gördüm. O başkanların önünden geçerken titreyen, utanan yazar ve gazeteci arkadaşları da gördüm.
Şimdi demokratik bir zihniyetle bize hizmet vermeye çalışan belediye yönetimlerini bu yönetimlerin hizmet alanı ve sınırlarını bilmeden, birçok kunuda bu yönetimlere karşı başlatılan basın yayın lincinin bazı ahlâkî problemleri olduğunu söylemekte yarar vardır. Çünkü başta en çok tartışma konusu olan Nehil Çayın'ın temizleme işi belediyenin değil DSİ'nin işidir. DSİ en son van depreminin olduğu sene yani 2011 yılında bu çayın kanalını temizlemek için bir iş makinesi yollamış ondan sonra da sırt üstü yatarak nüfusu yüz bini geçen bir ilçeyi bu kokuya mahküm etmiştir. Konuyu abartıp değişik kaynaklardan belediyeyi hedef göstererek yazıp çizmenin manası yoktur. Eğer makam odasına girerken önünde şapkanızı çıkarıp el pençe divan duracağınız belediye başkanları istemiyorsanız, haber ve yazılara verdiğiniz tepkilerdeki üslubu düzeltmeniz gerekiyor sanırım. Bu konuyu sıkça işleyen yazar, çizer dostlarıma samimi bir şekilde bir sözüm var; bana DEP, HADEP ve bütün Kürt siyasal hareketi partilerinin iktidarından önce seçilmiş olan belediyelerin bir tane adam akıllı hizmetini gösterin ben de sizden özür dileyip bu yazıyı yayından kaldırayım. Yıllarca bir köy gibi yönetilip sağılan bir ilçenin sorunlarını çözmek geliri işçi maaşlarına yetmeyen herhangi bir belediyenin işi değildir.Bu konu da belediyenin ciddi merkezi destek ve kaynağa ihtiyacı vardır. Siz saygı değer meslektaşlarıma belediyeyi eleştirmeyin demiyorum böyle birşey zaten haddime de değildir. Fakat eleştiri yapınca endazenin ucunu kaçırıp algı operasyonlarına alet olmanın da manasız eylemler olduğunu görmenizi istiyorum. Aksi takdirde bu tür eylemler önümüzdeki dönemler için sizlerin de istemediği birçok vahim sonucun da nedeni olabilir. Bunun yerine yapıcı eleştiriler yapılmalı ve halkımızın da belediyelere karşı olan sorumlulukları hatırlatılmalıdır. Örneğin vatandaşlarımızın kaç tanesi Su parası, Emlak vergisi gibi bedelleri belediyeye ödemektedir. Eğer bu belediye Halkçı bir yönetime tabi olmasaydı bu ücretleri alırken nasıl bir yola basvururdu hiç kendinize sordunuz mu? Muhtemelen riyakâr olmadığım için bıyık altından küfürlere maruz kalıyor olabilirim. Lâkin gelirleri az olan bir belediyenin halka karşı da bu kadar imtiyazlı davranmasının bir şekilde anlatılması gerekiyordu.
Yüksekovalı'lar belediye kelimesinin ne olduğunu Kürt partileri bu memlekette iktidara geldiklerinde kavramaya başladılar. Bu gerçeği inkar edebilecek bir babayiğit var mı acaba? Bütün bunları dile getirirken belediyelerimizin kusursuz olduğunu anlatmaya çalışmıyorum elbette. Buradan bu vesileyile Belediyemizin Sayın Eşbaşkanlarin'a sesleniyorum; bir kısım insanların ağzını açtırmayın, imkanlarınızı zorlayın ve bu halka layık olmaya çalışın. Aksi taktirde kaybeden sizinle birlikte bütün Yüksekova halkı olacaktır. Sizin şahsınızda hedefe konulan halkın iktidarıdır, siz de hizmet üretmeyerek bu girişime tuz biber ekmeyin.