Komalen Jinen Kürdistan (KJK) Koordinasyon Üyesi Fatma Adır, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da gerçekleşecek 7 Haziran seçimlerini, kadınların bu seçime etkisini, AKP hükümetinin Ağrı provokasyonunu ve seçimin diyalog ve çözüm sürecine etkisini değerlendirdi.
‘HDP’NİN İDDİASI DİĞER PARTİLERİ DE HAREKETE GEÇİRDİ’
7 Haziran seçimlerinde yüzde 48’lik bir kotayla iddiasını demokratik bir siyasetle ortaya koyan kadınları kutlayan Adır, kadın adaylara başarılar diledi. Kendileri için yüzde 48’lik bir oranın önemli bir iddia olduğunu, kadınlara güvenlerinin sonsuz olduğunu vurgulayan Adır, yüzde 48’lik oranın hem Türkiye siyasetinin demokratikleşmesi açısından hem de erkek aklı tarafından belirlenen siyasetin demokratik bir mecraya çekilme açısından önemli olduğunu ifade etti.
“HDP’nin kadın adaylarının yüzde 48’lik bir oranla parlamentoya katılımını sadece fiziki olarak temsil oranını görmüyoruz. HDP’nin yüzde 10’luk barajı aşması parlamentoda temsil düzeyini yakalaması Türkiye’nin yüzyıllık siyaset ruhunun değiştirilmesi, değişmesi anlamına gelecektir. Tabii buna bir de yüzde 48’lik bir oranla kadını kattığımızda çok daha değişik siyasal bir iddia demektir” diyen Adır, değişim ve dönüşüm adına güçlü bir iradenin ortaya konulması anlamına geldiğini de sözlerine ekledi.
Siyasette demokratik mecrada, güçlü bir temsil oranıyla temsil edilen halkın iradesinin parlamentoya yansıması anlamında çok önemli, iddialı, başarılı bir tutum olduğunu da vurgulayan Adır şunlara dikkat çekti: “Tabii bu iddiayı HDP’nin ortaya koyması diğer partileri de önemli oranda harekete geçirdi. Türkiye’de giderek parlamentoda kadın katılımının daha etkili olması, hem nicel anlamda hem de nitel anlamda daha güçlü kılıyor. HDP’li kadınların ortaya koyduğu iddia aslında Türkiye siyasetinin demokratik siyasete dönüştürülmesi konusunda ciddi bir zihniyet değişimi iddiasıdır.”
Parlamentoda kadının temsil oranının yok denecek kadar az olduğunu, HDP’nin bu temsil oranını arttırdığını, HDP’li kadınların sadece nicel olarak parlamentoda olmayacağını, sadece erkek aklı ile yürüyen temsil oranında bir değişime yol açacağını belirtti. Adır, kadınların parlamentoda, kürsülerinde, parlamentonun temsil edilen halkın temsiliyet oranının ne kadar sağlandığının ve halkın iradesinin ne kadar temsil edildiğinin sorgulanması gerektiğine dikkat çekti.
‘KADININ OLMADIĞI BİR SİYASETİN DEMOKRATİKLEŞMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR’
Kadınların parlamentoyu sorgulamak gerektiğini düşündüklerini belirten Adır, parlamentonda halkın iradesinin ne kadar temsil edildiğinin, demokratik temsilin ne kadar parlamentoya yansıdığının eleştirisinin yapılacağını ifade etti.
Kadınların katılımı ile bunların yarısını gerçekleştireceklerini vurgulayan Adır, “Bunu yaparlarken kadının sorununu da oraya taşıracaklar. O açıdan dikkat edilirse HDP adına girilen kadın adaylar daha çok kadın geleneğinden demokratik siyasette yer alanlardır. HDP’li kadın adayların parlamentoya girmesi halinde, kadınların sorunları nedir, o sorunların çözümü noktasında meclis hangi iradeyi gösterecektir, Türkiye siyasetinde kadın yüzde elli oranında temsil edilecek mi edilmeyecek mi, buna bütün partiler riayet edecek mi etmeyecek mi, bu nedenle partilerin iç tüzüklerinde ya da iç programlarında siyasetin demokratikleşmesi temelinde kota aşılıp yüzde elli temsiline imkan tanınacak mı tanınmayacak mı? Soruların sorulması ve bu konular üzerinde durulması gerekiyor. Bu anlamda kadın eşit düzeyde siyasette temsil edilecek mi edilmeyecek mi? Kadının katılmadığı, söz söylemediği, kararlarda irade sahibi olmadığı bir siyasetin demokratik olması mümkün değildir” diye konuştu.
‘FARKLI KESİMLERDEN ADAYLAR DA VAR’
HDP’nin her kesimden kadınları aday olarak gösterdiğine değinen Adır, adayların kadın cephesinde Türkiye’nin profilini, rengini kadın rengi ile daha da derinleştirerek yansıtacaklarını ifade etti. Farklı kesimlerin aday gösterilmesine şu şekilde vurgu yapan Adır şunları söyledi: “Kadın adaylardan feminist olanlar da var. İslami inançları inancı olanlar da var, bu konuda inançlı sahibi olan kadınlar da birinci ya da ikinci sırada yer alıyorlar HDP’de. Alevi kadınlar da seçilebilecek düzeyde aday gösterildiler. Yine Kürt, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde uzun süredir yer alan, bir biçimde kendisini demokrasi, kadın özgürlüğü adına mücadele içerisinde yer alan, temsil eden kadınlar da yer alıyorlar. Türk olan kadın adaylarımız da var. Çerkez, Laz, Êzîdî adaylarda mevcut. Bu iddia parlamentoya da ciddi bir kadın mücadelesi olarak yansıyacaktır.”
KADIN TEMSİLİ
HDP’nin yüzde 10’luk barajını aşacağını söyleyen Adır, HDP’nin meclise girmesi durumunda kadınların kürsülere çıkıp halk adına, kadın adına konuşacaklarını, o kürsüleri halk adına, kadın adına kullanacaklarını dile getirdi.
“HDP’li her kadın adayın meclise girmesinden sonra katledilen kadının, şiddet gören, temsil hakkı olmayan, kararda iradesi tanınmayan kadının sözü, temsili olacaklardır. Kadın adaylarının böylesi bir iddiaları var. Ama diğer partiden aday olarak gösterilenlerin böylesi bir iddiaları yok. Bunları düşünmekten öte daha çok HDP’yi barajlamaya, engellemeye dönük bir politika güdüyorlar. Böylesi bir yaklaşım söz konusu” diyen Adır, kadınların gerçekten temsil ettikleri kadınları yansıtmalarının onların en azından temsiliyeti olabilmesi gerektiğini vurguladı.
“K kadınlar adına söz söylemeleri, yine erkek egemen sistemi politikaya, siyaseti değiştirme iddialarını ortaya koymaları ve birlikte hareket etmeleri halinde biz bunları da destekleriz” diyen Adır, bu anlamda kendilerini de alkışlayacaklarını sözlerine ekledi.
‘ADIMLAR ATILMIYOR’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlatmış olduğu çözüm ve diyalog sürecinde AKP hükümetinin rolüne de değinen Adır, AKP hükümetinin böylesi bir süreci kendi çıkarına görmediğini, Kürt sorunun çözümü noktasında herhangi bir adımın atılmadığını, aksine seçimleri kazanma uğruna provokasyonların geliştirildiğini, hükümetin elinin taşın altına koymadığını dile getirdi.
Türkiye’nin temel sorunu olan Kürt sorununun gerçek anlamda çözülecekse, bunun seçimle, çok almakla, az oy almakla alakalı bir politika ve karar olmayacağını, olmaması gerektiğinin farkında olunması gerektiğini vurgulayan Adır, “Önderliğimizin başlattığı çözüm ve diyalog süreci başladığında AKP hükümeti tekraren ‘elimizi taşın altına koyacağız, hatta gövdemizi taşın altına sokmaya hazırız. Kürt sorununun çözümünü, Türkiye’nin demokratikleşmesine bir seçim olayı olarak bakmıyoruz. Kaybetsek bile, oylarımız düşse bile biz bu diyalog ve çözüm sürecini her koşulda aynı kararlılıkla yürüteceğiz’ gibi değerlendirmeler yapmışlardı. Ama her seçim öncesi böylesi söylemler tersi söylemlere dönüşüyor. Farklı yaklaşım ve tutumlara dönüşür. Seçim süreçleri geldiğinde milliyetçi oyları alma adına tersi bir yaklaşım gelişiyor. Milliyetçi oyları alma adına bir de esasta bu seçim süreçleri AKP’nin söylemlerinin bir demagoji olduğunun Kürt sorunun çözümünde, Türkiye’nin demokratikleşmesi noktasında da AKP’nin bir kararlaşmasının olmadığını, böylesi bir irade-tutum içerisinde olmadığının, böylesi bir kararlılık göstermeyeceğinin, böyle bir kararın olmadığı açığa çıkıyor.”
AKP hükümetinin seçim süreçlerinde sorunları çözüyormuş gibi bir hava yarattığına vurgu yapan Adır, AKP’nin oy kaybetme kaygısı ve telaşına kapıldığını söyledi. Kürt sorununu çözme noktasında bir kararlılıklarının olmadığını, böylesi bir anlayış, pratik ve tutum içerisinde olmadıklarının açığa çıktığını, deşifre olduklarını kaydetti.
‘AKP, ÇATIŞMALI ORTAMDAN OY DEVŞİRME PEŞİNDE’
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Ağrı provokasyonuna değinen Adır, AKP hükümetinin deşifre olmasının Ağrı olayı ile olmadığının, Çağlayan Adliyesinde öldürülen savcının, İzleme Kurulu’nun oluşmayacağı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu tutumun birbirinin devamı niteliğinde olduğunu belirtti. AKP hükümetinin Türkiye’nin atmosferini milliyetçi oylar alma temelinde gereceğini, hatta bazı provokasyonlarla Türkiye’de bir çatışma ortamı yaratacağına ifade eden Adır, hükümetin çatışma ortamından oy devşirme politikası güdeceğini ve böylesi bir durumun çok tehlikeli olduğunu söyledi.
Ağrı’nın aslında bu durumların en deşifre olmuş, aleni hali ve pratiği olduğunu kaydeden Adır, “O açıdan İçişleri Bakanı’nın yaptığı telefon görüşmeleri, Erdoğan’ın tutumu yine Akdoğan’ın, söylemlerinden, açıklamalarından açığa çıkan böylesi kararların olduğu, aslında bu biçimde gizli ve açığa çıkmayacak temelde bir senaryo ortaya koyduklarını, fakat istedikleri biçimde sonuç olmayınca bu sefer onların düşündükleri biçimde bir senaryo ortaya çıkarmışlardır. Bu tehlikeli bir durumdur. Kesinlikle halklarımız, kadınlar şunu bilmeli ki, AKP yeniden Türkiye’yi gererek, çatışmalı bir sürece sokarak o çatışmalı süreç üzerinden Türkiye’ye yeni cenazeler, asker cenazelerini göndererek onun üzerinden politik atmosferi derinleştirerek, gererek bir seçim sürecini yönetmek istiyor. Bu çok ciddi ve tehlikeli bir durum. Bu gerilim ve saldırı politikası bilinçli geliştirdikleri bir politikadır. Böyle spontane, yerel gelişen bir politika değil. Genel bir politikanın yansımasıdır. HDP, sorunun üzerine ciddi gitti, deşifre etti, açığa çıkardı. Halkımız son derece sorumlu bir tutum gösterdi. AKP, bu durumun üzerini örtmeye dönük bir politika izliyor. AKP’nin üslupları hep saldırı niteliğinde. Sorunun araştırılmasına, çözümüne ilişkin bir yaklaşım içerisinde değiller. Olay eğer ki provokasyon değilse, Türkiye’nin 15-20 yerde asker cenazesini gönderme provokasyon olayı değilse o zaman her dört partinin de katılacağı bir komisyon oluşturulur, bu komisyon gider gerekli araştırmaları yapar, gelir kamuoyuna gerekli açıklamayı yaparlar. Ama AKP hükümeti bu duruma da gelmiyor” diye konuştu.
‘PROVOKASYONLARA GELMEYECEĞİZ’
AKP hükümetinin çatışma ortamı yaratacağını, bu çatışma ortamının da seçime kadar devam edeceği, gerillayı çatışma ortamlarına çekme ve provokasyon yapılacağın yönünde kendilerine bilgi geldiğini söyleyen Adır, halkın bu konuda duyarlı olması gerektiğini, provokasyonlara gelmemesi gerektiğine dikkat çekti. Adır, kendilerinin ne böylesi bir çatışma kararlarının olduğunu, ne de böylesi bir yaklaşım ve anlaşma olduğunu söyledi.
“Kürt Özgürlük Hareketi olarak ne böylesi bir çatışma kararımız var ne böylesi bir yaklaşımımız var ne böylesi bir anlaşmamız var ne de böylesi bir pratik içerisinde olacağız. Tam tersi çatışma ortamının oluşmaması, Türkiye’nin demokratik ve huzur içerisinde seçim sürecini tamamlaması için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Bizim bu kararlılığımız devam edecektir. O yüzden ne gerillanın böylesi bir sürece müdahalesi var ne katılımı var ne de gerilla kendi üst alanları içerisinde bir harekete geçmiş durumunda. Bundan dolayı da halkların, kadınların, tüm seçmen kitlesi, sandık başına giden tüm kesimlerin bunları bilmesi gerekiyor” diyen Adır, provokasyonlar karşısında gerekli tutumu almaları, tepkileri göstermeleri gerektiğini dile getirdi.
Bu provokasyonların sandıklara da yansıyacağını söyleyen Adır, hilelerin olmaması için son dakikaya kadar, seçim sonuçları kamuoyuna deklere edilinceye kadar halkın sandıklarını bırakmamaları gerektiğini belirtti. AKP hükümetinin her adımda, her noktada provokasyon gerçekleştireceğini, ortamı gereceğini, HDP’nin oylarının çalınması, ortadan kaldırılması konusunda her türlü hileyi yapacağına değinen Adır, “AKP, HDP’yi baraj altında bırakmaya yönelik politikasını son dakikasına kadar da devam edecektir. İçişleri Bakanı Efkan Ala, bir TV programında ifade etti zaten. ‘Temennim HDP’nin yüzde onun altında kalmasıdır’ söylem ve yaklaşımı aslında tutumlarıdır, kararlarıdır. İstatistiki veriler HDP’nin yüzde on barajını geçtiği hatta yüzde on beşlere dayandığını gösteriyor. Halkın HDP’ye teveccühü, yönelimi, katılımı çok güçlü. Ama hükümetin HDP’yi baraj altında bırakacağı bir politika içerisinde olduğu, bu konuda kararlı olduğu, kararı uygulamak, pratikleştirmek için de ciddi bir tutum içerisinde olduğunu gösteriyor. O açıdan provokasyonları önlemeye yönelik AKP’nin deşifre edilmesi gerekiyor” dedi.
‘ERDOĞAN ÇÖZÜM SÜRECİNE ÇIKAR TEMELİNDE BAKIYOR’
Başkanlık sistemine de değinen Adır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’yi başkanlık sistemine doğru götürdüğünü, ortaya koyduğu yaklaşımı ile de gösterdiğini belirtti. Erdoğan’ın Amerika’daki başkanlık sistemini de kabul etmediğini vurgulayan Adır, şunları belirtti: “Çünkü Amerika’daki başkanlık sistemini de denetleyen kurumlar var. Siz tek adam olarak siyaseti belirleyemezsiniz, karar alamazsınız, uygulama sahibi de olamazsınız. Böylesi bir uygulama imkanı size tanınmıyor Amerika’da. Ama Erdoğan’ın yaptığı son açıklamada ‘olacaksa Başkanlık sistemi tek adam olsun’ diyor. Türkiye’nin sistemi Erdoğan’ı kabul eden, reddeden bütün bu Türkiye halkları adına tek kişi olarak, tek adam olarak karar alacak, uygulama geliştirecek, söz söyleyecek, irade tanımayacak ve bütün bu hakları kendisinde görecek. O açıdan, bu anlamda çözüm sürecini de durduracak, çıkarı gereği istediğinde de halkları yanıltma adına sürdürüyormuş gibi bir politika güdecek. Erdoğan’ın çözüm sürecine yaklaşımı da çıkarcıdır. Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt Sorunun çözümü, Kürt halkının dilini, kültürünü, kimliğini, kendisini ifade etmesini tanıyan bir politika gütmüyor. Seçim mahalline girer girmez ‘Kürt sorunu yoktur’ dedi. Olmayan bir sorun nasıl çözülecektir? Bir sorun tanınmıyorsa o sorunda çözülemez. Olmayan sorunun çözümü olmaz, olmayan çözümün de politikası olmaz. Önderliğimizin geliştirdiği bir süreçtir. Biz halen diyalog sürecinin çözüme evirilmesi için üzerimize düşen sorumlulukları mutlaka yerine getireceğiz.”
‘HDP’NİN MECLİSE GİRMESİ HALKLAR AÇISINDANHAYATİ DEĞERDEDİR’
“HDP barajı aştığında, yüzde on beşlik bir oy oranıyla parlamentoya girdiğinde de Kürt sorunun çözümü noktasında da biz irade ortaya koyacağız. Biz bu sorunu demokratik yollarla çözeceğiz. Sorunun çözümü noktasında da zaten elini taşın altına koymuş bir harekettir. Bu konuda HDP, üzerine düşen sorumluluklarını da yerine getirecektir. O yüzden HDP’nin barajı aşması, hatta yüzde on beş oranında parlamentoya girmesi aslında müzakere sürecinin de devam etmesi, gerçekten de diyalog sürecinin müzakereye evrilmesi, Kürt sorununun demokratik siyasetle çözümü yine Türkiye’nin demokratikleşmesi noktasında da esas belirleyici rolü ve katkısı olacaktır. Ve bu anlamda HDP’nin güçlü bir biçimde parlamentoya girmesi hayatidir” diyen Adır, yüzyıllık cumhuriyetin demokratikleşmesinin Türkiye Cumhuriyetinin ruhunu değiştireceğini, bu anlamda demokratikleşme noktasında ciddi bir pratik ortaya koyacağını da belirtti.
HDP’nin parlamentoya girmesinin Türkiye demokrasi güçleri açısından hayati değerde olduğunu da ifade eden Adır, “Halklar da, kadınlar da bunu görüyor. Herkes aynı sorumlulukla üzerine düşeni yapacaktır. Buna inancımız sonsuzdur” dedi.ANF