Avukatlar yürüyüşte üzerinde Türkçe ve Kürtçe olarak “Seni unutmayacağız” yazan ve Elçi’nin fotoğrafının bulunduğu pankart taşıdı.
Elçi için, Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlenen cenaze törenine HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, 80 ilin baro başkanları, HDP'li milletvekilleri, Diyarbakır Büyükşehir belediye Başkanı Gültan Kışanak, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, İstanbul Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar'ın da aralarında olduğu belediye başkanları, lçi'nin eşi Türkan, çocukları Arin, Nazelin ile yaklaşık 50 bin kişi katıldı.
DEMİRTAŞ: YATAĞINDA ÖLMEYECEĞİNİ BİLENLERDENDİ
Törende konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Elçi'ye Allah'tah rahmet, tüm ailesine başsağlığında bulunarak, şunları söyledi:
“Allah bir daha bir yoldaşımızın tabutu üzerinde konuşmaya mecbur etmesin. Elçi, halkımıza emanet olsun. Barış, özgürlük, demokrasi uğruna adanmış bir ömür. Herhalde bu yola adanmış bir ömür, böylesi bir dönemde, yumuşak bir yatakta son bulmayacaktı. Tüm özgürlük sevdalıların geçiş yolu budur. Allah hepimize böyle bir yaşam ve ölüm nasip etsin. Önemli olan nasıl öldürüldüğümüz değil, nasıl yaşadığımızdır. Bizler her saniyemizi halkımızın değerlerine, kutsallarımıza adayarak yaşayacağız. Tahir Elçi böyle demişti. Son saniyesine kadar barışı ağzından eksik etmemişti. Topraklarımızda çok acı, ölüm, kan gördük. Her gün cenazeler kaldırdık. Morg ve mezarlık kapılarında büyüdük. Ama bunu kader olarak kabul etmedik. Bu topraklara barış getireceğiz. Elçi'nin dediği gibi kan, ölüm istemedik. Topraklarımızda barış içinde yaşamak istedik. Ahmet Arif'in dediği gibi, 'Bu dur, katlimize ferman'. Koşullar ne olursa olsun barış savunmak için cesur olmak gerekir. Bunun için bedel ödemek gerekir. Tahir Elçi biliyordu. Yatağında ölmeyeceğini bilenlerdendi. Hepimiz bu yola böyle çıktı. Çocuklarımız yataklarında rahat ölsünler diye canımız ortaya koydu. Bizi böyle korkutacakların zannediyorlarsa yanılıyorlar. Sevgili eşinin de belirttiği gibi binlerce on binlerce faili belli insan karşılayacak Tahir'i. Onların da yaşam öyküleri Kürdistan toprağı gibi acılıdır. Her birinin acı öyküsü toprağımız acılı tarihi ile aynıdır. Seni bu topraklar emanet ediyoruz. Şükürler olsun ki dostlarımız, halkımız var. Mücadeleni sürdürecek yiğit gençlerimiz var. Bu gün yüz binler ardından yürüyor."
"CİNAYETİN TAM OLARAK AYDINLANACAĞINDAN ŞÜPHEMİZ VAR"
Demirtaş, cinayetin aydınlanacağından şüpheleri olduğunu belirterek, "Bu cinayetin tam olarak aydınlanacağından şüphemiz var. Haklı olarak şüphemiz var. O kadar çok yaşandı ki, hiç birini adalet sağlanacak diye rahat uğurlamadık. Bu devlet hiçbir zaman bizim devletimiz olamadı. Eline geçiren kendi mülkü gibi kullandı. Herkesin, hepimizin olsun diye çok uğraştık. Tahir'i öldüren devlet değil, devletsizliktir. Kürt halkı bunu çok iyi bilsin. Çünkü biliyoruz ki barış elçisi başkanımızın arkasından 'oh olsun' diyen maalesef on binler de var. Ankara'da bu acıyı yüreğinde hissetmeyen bir yönetim var. Nasıl devletimiz diyebiliriz. Acıda bile ortaklaşamayan bir toplum nasıl bir arada yaşayabilir. Biz bu özgürlük mücadelesini, kervanın başarıya ulaştıracağız. Gözün arkada kalmasın Tahir Elçi. Böyle olmasını istemezdik. Keşke bize nasip olmasaydı senin tabutunun önünde konuşmak. Kolay değil ama bu günlerde geçecek. Tüm acılar bu topraklarda bir gün çiçeğe dönecek. Tüm şehitlerimize tüm doğa selam duracak" dedi.
TÜRKAN ELÇİ: BİZİM GİBİ FAİLİ MEÇHULLERE BİR ÖMÜR ADADIN
Törende sık sık çocukları Arin ve Nazelin'e sarılarak gözyaşları döken Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, "Seni faili meçhuller ordusu karşılayacak. Tanıtmaya ne hacet, seni bütün faili meçhuller, seni bütün ailen tanır. Biz seni buradan izledik. Bizim gibi faili meçhullere bir ömür adadın. Kaldı mı senin gibi kınalı güvercinler. Elçi'nin gülümseyen yüzüne bir akşam inecek. Valla ne diyeyim, geldiğim yerde topu topu bir avuç güvercin vardı. Leş kargalar, kartallar, şahinler kol geziyordu. O'na diyecekler 'Sen bizi savundun, peki, seni kim savunacak?' Benim gibi düşünen eşim var, arkadaşlarım var' diyecek. 'Bugün dilekçe verdim, yurtdışı yasağım kalktı, artık özgürüm, kıtaları, denizleri fersah fersah gezeceğim.' Bütün faili meçhuller onu bağrına basacak. Dört Ayaklı Minare'nin en tepesine konulacak. 'Tarih anlayacak beni. Kirli medya, beni hedef gösteren gazeteler hoşça kalın, beni anlamak istemeyenler, dudak bükenler, geçirdiğim işkence tezgâhları, faili meçhulün yetimleri hoşçakalın, çocuklarım, eşim hoşçakalın' diyecek" dedi.
"KARDEŞİM HEDEF GÖSTERİLDİ"
Kürtçe konuşan Tahir Elçi'nin ağabeyi Ahmet Elçi, devletin savcısı, medyasının kardeşinin hedef gösterdiğini öne sürerek, "Benim kardeşim katledildi. Kardeşim ilk şehidimiz değildir ve son şehidimiz de olmayacak. Bunu böyle bilmek gerekir. Ama işgalciler, zorbalar, faşist alçaklar bilsinler ki hiçbir zaman Kürt halkın yıldıramazlar. Halkımız sonuna kadar direnecektir. Tahir ölmedi ve ölmeyecek. O özgür bir insandı. Bilin ki devlet elimize ayağımıza kelepçe vurabilir ama asla bizim beynimize kelepçe vuramaz. Onun için özgürüz. Beynimize kelepçe de vurdurtmayacağız. Biz ve halkımız dostlarımızla birlikte direneceğiz. Bunun için buraya Türkiye metropollerinden, Amed, Botan, Serhat ve tüm Kürdistan'dan gelen herkesi selamlıyorum. Halk olarak sonuna kadar direneceğiz. İşgalcilere asla boyun eğmeyeceğiz. Tahir sosyalistlerin, Ermenilerin, Asurilerin tüm Kürtlerin kardeşiydi. Bir Kürt aydın olarak devlet tarafından katledildi. Tarih boyunca bu devletin defalarca Kürt aydının katliamdan geçirdiğini görüyoruz. Ama halkımız yılmayacak ve kazanan biz olacağız" dedi.
ANLI: MÜCADELESİNİ SÜRDÜRECEĞİZ
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Fırat Anlı, Türkçe ve Kürtçe yaptığı konuşmada, Tahir Elçi gibi arkadaşlarının kendilerine büyük bir miras bıraktığını söyledi. Anlı, "Bu coğrafyanın her şehrin de her köşesinde, bu gün 90'lı yılların faili meçhullerin kuyruğunu bırakmayan, mücadelesini veren, ama JİTEM'in nefesini de ensesinde hisseden devrimci bir insanı, bir yurtseverin son yolculuğu için bir aradayız. Şunu biliyoruz ki bizim için bundan sonra yük daha ağırdır. Omuzladığımız her türlü sorumluluk daha ağırdır. Bunun bilinciyle yaklaşacağız. 90'lı yıllarda birçok arkadaşımız gibi Yeşilyurt, Botan, Lice ve Amed'te, zindanlarda, işkencehanelerde nerede haksızlığa uğrayan bir insan varsa onun öncülüğünde, beraber direndik. Bunun için tüm Kürdistan buraya akmış durumda. Bunun için halkımıza teşekkür ediyorum. Botan'a selam yolluyorum. Böylesi bir evladı yetiştirip Amed'e gönderdiği için. Bu gün binlerce insanla onu paytahtta uğurluyoruz. Hiçbir insanımız artık korku duvarıyla engellenemez. Bu halk aştı korkuyu. Özgürlüğü yaşıyor. Amed, Rojava, Botan, Serhat, İstanbul'da bu özgürlüğü yaşıyor. Tahir gibi arkadaşlar bize büyük bir miras bıraktılar. Bizde bunu büyütüp mücadelesini sürdüreceğiz" dedi.
Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu adına konuşan Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen, her ölümün acı ve bir kayıp olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Her ölüm acıdır, bir kayıptır. Çok özel ölümlerdir, ayrılırken ders veren ayrılıklardır. Bu dünyadan ayrılışı bütün insanlar için gurur ve onur dersidir. O görevini ifa ederken, her zaman hukukun üstün olmuş, mazlumun yanında durmuş, hukuk katledenlerin karşısında olmuştur. Hukuk katledenleri rahatsız etmiştir. Onurlu bir şekilde tavır alışını hep gözlemledik. Hukuk mücadelesini veren, bu uğurda işkence gören, cezaevine giren Elçi'yi alçakça bir saldırıda kaybettik. Baro, savunma camiası olarak bu cinayetin failini, katilini tanıyoruz. Faili malum cinayetleriyle bölgeyi kana bulayan, yazarları, aydınları, siyasetçilerin katledilmesine ortam hazırlayanlar, yargı önüne geçip hesap vermelerini engelleyenlerdir. Yargısız infazları ortaya çıkardığı için bu insanlık dışı çetelerin hedefi olmuştur. İktidarın en üst yetkileri, medya organlarını kullanılarak siyasal linçe maruz kaldı. Bu linç kampanyasına karşı başkanımız Twitter hesabından şu cevabı vermişti: '1990'lı yıllardan bugüne JİTEM'ci ağababalarınıza ve generallerinize boyun eğmedim, sizden mi korkacağım. Yargı tarafından hukuk dışı bir şekilde gözaltına alındı ve yargılandı. Başkanımızın katledilmesinde bu kesimlerin parmağı vardır. Henüz otopsi yapılmadan, olay yeri inceleme yapılmadan alelacele yapılan yönlendirici girişimler düşündürücüdür. Bir de hiçbir yasal dayanağı bulunmayan Cizre, Sur, Silvan gibi günlerce süren sokağa çıkma yasağı Elçi'nin cinayetine yön verendir. Hepimiz halkı için, barış için, hukuk için yaptıklarına şahidiz. JİTEM'ci ağababalarına boyun eğmedin. Artık 'terörle mücadele gerekliği' adı altında Kürt halkının evlatlarını bir bir yok edilmesini kabul etmiyoruz. Bunun canlı tanığız, sanık yaptılar, bu da yetmedi maktul yaptılar. Faillerinin derhal yakalanıp yargılanmasını istiyoruz. Katillerin takipçisi olacağız, yakalarını bırakmayacağız. Elçi'nin son sözleri bize mirastır. 'Tarihimize, tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkalım.' Sevgili Elçi gözün arkada kalmasın. Söz veriyoruz. Kürt halkı savunmasız kalmayacak. Tarihimize, tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkacağız. Elinden düşürmediğin hukuk ve insan hakları bayrağını yerde bırakmayacağız."
Konuşmaların ardından Elçi'nin cenazesi toprağa verilmek üzere Bağlar İlçesi'ndeki Yeniköy Mezarlığı'na götürüldü. Koşuyolu Parkı'ndaki tören sırasında bir grubun Abdullah Öcalan ile PKK flamaları açtığı görüldü. Törende, 'İntikam, intikam' sloganları da atılırken, 'PKK terör örgütü değildir' Tahir Elçi ve 'Boyun eğmedim sizden mi korkacağım' yazılı büyük pankartlar açıldı. Tören alanında yoğunluk nedeniyle zaman zaman izdiham yaşanırken, park alanı dolması nedeniyle kalabalığın büyük bölünü de dışarıda kaldı. Elçi'nin cenazesinin hastaneden tören alanına getirilmesi sırasında frekans karıştırıcı Jammer'lerin devreye sokulduğu görüldü. Cenaze konvoyunun geçiş yapacağı güzergah üzerinde de güvenlik güçlerinin zırhlı araçlarla önlem aldığı görüldü.
Elçi’nin cenazesi törenin ardından Diyarbakır Yeniköy Mezarlığı’na defnedildi. Diyarbakır Sümerbank taziye salonunda taziye çadırının kurulacağı belirtildi.