Yüksekova Güncel

Sê Dêr'de 1953'te kalan pişmanlık

Güncel

Ağrı'da 1953 yılında devletin kararıyla yıkım kararı verilen Taşteker (Sê Dêr) köyündeki Ermeni kilisesinin yıkımında çalışan köylüler, yaptıklarından derin pişmanlık duyuyor. Kandırıldıklarını savunan köy sakinlerinden Maruf Yaşar (95), "Şimdi ben çok pişmanım. Hem yıkımda çalıştığım için hem de devlete inandığım için. Bu kilisenin bütün malları ganimet olarak her tarafa dağıtıldı" dedi.

 Ağrı'nın Diyadin ve Taşlıçay ilçeleri arasındaki Taşteker (Sê Dêr) köyünde 1953 yılında devlet eliyle yıkılan Ermeni Kilisesi'nin yıkımında çalışanlar, şimdi derin bir pişmanlık duyuyor. Ermeni Hıristiyanların önemli inanç merkezlerinden olan kiliseye birçok kentin kiliselerinin bağlı olduğu, Ermenilerin soykırımdan geçirilmesinin ardından devletin ve devlet yanlısı şeyhlerin fetvaları ile yıkılan kilise, halen ihtişamıyla anlatılıyor. İki yıl süren yıkım işleminin ardından buradaki taşlar Ağrı'ya götürülerek Merkez Cami'nin yapımında kullanılmış. Dün gibi hatırladığı günleri anlatan Maruf Yaşar (95) da, kilisenin yıkımında çalışanlardan biri. 10 bin metrekare araziye sahip kilisenin bin 500 metrekare genişliğinde inşa edildiğini söyleyen Yaşar, kilisenin çok güzel ve görkemli bir görüntüsü olduğunu, köylü olarak karşı çıkmalarına rağmen devletin yıkım emri verdiğini, kendilerinin de para karşılığı yıkımda çalıştığını anlattı. 

Köylüler toplanıp ikna edildi

Köylerine gelen devlet yetkileri ve Şêx Abdullah adlı kişinin herkesi topladığını ve "Bu kilise burada olduğu sürece sizler dinsiz sayılacaksınız, büyük bir günah işliyorsunuz. Bolluk bereket gelemez köyünüze. Çocuklarınız ölecek" dediğini anlatan Yaşar, "Maalesef hepimizi ikna ettiler. Biz de cahildik, bir şey bilmiyorduk. Devlet ve Şêx ne derse doğrudur dedik. Hatta ben de yıkım işinde bütün köylülerle birlikte ücretli çalıştım" dedi. 

'Keşke bugünkü aklım olsaydı'

Kilisenin duvarlarının üç metre kalınlığında olduğunu, dinamit kullanarak ancak 2 yılda yıkabildiklerini söyleyen Yaşar, "Şimdi ben çok pişmanım. Hem yıkımda çalıştığım için hem de devlete inandığım için. Bu kilisenin bütün malları ganimet olarak her tarafa dağıtıldı. Bu Ermeni Mezarlığı'na her yıl sonbaharda torunları ve yüzlerce Ermeni gelip ziyaret ediyor. Kilise çok büyük nam salmıştı. Bizim buradaki Tendurek, Cucan, Karapazar, Kapuzan, Tewle köylerinde bulunan kiliselerin hepsi buraya bağlıydı. Bu kilisenin kimseye zararı yoktu. Neden yıktılar hala aklım almıyor. Eğer kilise ayakta olsaydı şimdi köyümüz bambaşka bir durumdaydı. Keşke bu günkü aklım olsaydı" ifadelerini kullandı. 

Torunları sitem edince başları öne eğiliyor

Köy Muhtarı İbrahim Gürsoy (73) ise, o dönem 11 yaşında olduğunu, devletin Ermeni kilisesinden duyduğu öfkeyle yıkım emri verdiğini söyledi. Devletin, ilerde Ermenilerin gelerek topraklarında hak iddia edeceği ve bu nedenle kilisenin derhal yıkılması gerektiği konusunda herkesi ikna ettiğini dile getiren Gürsoy, "Kilise iki katlıydı. Üst katta üç oda vardı, 68 penceresi, altta da biri doğuda biri de batıda iki odası vardı. Doğudakine şehit odası deniliyordu, batıdaki ise keşiş odasıydı. İki yıl boyunca dinamitlerle ancak yıkabildiler. Bu gerçekten büyük bir zulümdü. Çünkü burada görüldüğü gibi camiyle kilise arası 20 metredir. İkisi de Allah'ın evidir. Cami ayaktadır, kilise yerle bir edilmiş. Yılda bir dedelerinin mezarını ziyarete gelen Ermeniler, 'Neden yıktınız bu kiliseyi. Size ne zararı vardı. Biz Kürtlerle kardeşiz' diyorlar. Onlar böyle deyince ben utanıyorum, ama ne yapalım bizler cahildik, bilmezdik kıymetini. Bu büyük bir tarihi mirastı" diye konuştu. DİHA

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.