Fatih Gökçe, savcılıkta devam eden ifadesinde, Suphi Altındöken’in kendisini aradığını, “Başım belada” dediğini ve 5 TL’lik benzin getirmesini istediğini söyledi. Benzin almadan yola çıktığını ifade eden Gökçe, otobüse binip Altındöken’in yanına oturduğunu anlattı. Yola giderken konuştuklarını kaydeden Gökçe, “Suphi’nin elinin yüzünün yaralı olduğunu gördüm. ‘Hayırdır’ diye sordum. ‘Geminin oradan bir cono aldım, beni soymaya çalıştı, yüzüme biber gazı sıktı, ben de araç konsolunda bulunan bıçağı salladım, biraz boğuştuk, arkada yatıyor” dediğini anlattı. Otobüsün içerisi karanlık olduğu için arkasına baktığı halde cesedi göremediğini savunan Gökçe, “Araçta yoğun kan kokusu vardı. Suphi’ye ‘Hastaneye götürelim’ dedim. ‘Öldü, götürmemize gerek yok’ dedi” diye konuştu. Altundöken’in, “Birisini ara, benzin iste” dediğini, bunun üzerine arkadaşı Osman’ı arayarak, benzin getirmesini istediğini söyleyen Gökçe ifadesine şöyle devam etti:
“Osman benzini getirdi. Ben Suphi’nin aracından inerek, Osman’ın aracına bindim. Suphi’ye ‘Eve gidiyorum, seni ararım’ dedim. Biz Osman’la hareket ettikten sonra Suphi de aracıyla ayrıldı. Eve geldim, peşimden Suphi geldi. Benden bıçak istedi. ‘Bıçak yok, sen git eve’ dedim. Saat 21.30 sıralarında Suphi’nin babası Necmettin Altındöken aradı ve beni evlerine çağırdı.”
‘KIZA NE YAPALIM’ DİYE KONUŞMAYA BAŞLADILAR
“Çağırmaları üzerine aracımla Suphi’nin babasının evine gittim. İkisi aynı evin içinde oturmaktadır. Gittiğimde otobüs kapının önünde duruyordu. Babası ve Suphi evden çıktı. Üçümüz konuşurken ‘Kıza ne yapalım?’ diye konuşmaya başladılar. Suphi, ‘Cesedi halı gibi bir şeyin içine saralım, evde dursun’ dedi. Sonra vazgeçtiler. Suphi arabaya bindi ve babasından bıçak istedi. Arabanın içine bindi. Çıktığında, elinde kesmiş olduğu maktüle ait elleri gördüm. Suphi babasından poşet istedi. Elleri poşete koydu. Bana 40 TL verdi, ‘Git benzin al’ dedi. ‘Bana bidon verin’ dedim. Beyaz renkli bidonu getirdi. ‘Sen benzin al, üniversitenin alt tarafından buluşuruz’ dedi. Ben aracımla T. Petrol’den 20 TL’lik benzin aldım. Suphi ve babası otobüsle bahse konu yere geldiler. Ben önden gitmiştim, sonra onlar geldi. Alman mezarlığına doğru geldiğimizde inişte sol tarafta eski yol var, orayı işaret ettim.”
‘BEN BENDE DEĞİLDİM’
Gökçe, “Ben cesedin yakılması konusunda daha önce bir görüşme yapmadım. Onlara da yer göstermedim. O gün ben bende değildim. Çok korktum, ne olduğunu hatırlamıyorum” derken baba ve oğul Altındöken’in ifadelerini reddetti.
Bu arada jandarma, Fatih Gökçe’nin T. Petrol adlı şirketten benzin aldığı anın görüntülerine ulaştı. Tutanakta, Gökçe’nin saat 22.07’de petrol istasyonuna girdiği, 22.08’de pompaların bulunduğu bölgeye ağzında sigara ve elinde beyaz bidonla geldiği, bidonun kapağını açıp pompacıya verdiği, parasını nakit ödediği benzini alarak 22.09’da istasyondan ayrıldığı saptandı.
İLK İFADELERİ ORTAK: YEMEKTEN DÖNÜYORDUK
Bu arada olaydan hemen sonra jandarmanın araçtaki kan lekeleri nedeniyle şüphelenerek gözaltına aldığı Necmettin ve Suphi Altındöken ile Fatih Gökçe’nin buradaki ilk ifadelerinde de ortak bir yalan ifade üzerinde anlaştıkları görüldü.
Suphi Altındöken, cinayetten saatler sonra, 12 Şubat günü saat 03.00’te verdiği ilk ifadesinde, akşam sekiz yolcuyla birlikte hareket ettiğini, Huzurkent’i geçtiğinde şoför mahallinin yanındaki koltukta oturan kişinin “Beni neden indirmedin” dediğini ve başına vurduğunu söyledi. Aracı durdurup bu kişiye vurduğunu ve kafa attığını, yolcunun burnundan kan geldiğini anlattı. Altındöken, “Bu sırada yanında oturan kız arkadaşı yüzümü cırmaladı. Kızın yüzüne yumruk attım. Kız dengesini kaybederek düşünce üç dört kez tekmeledim. Daha sonra bu iki şahsı araçtan indirip devam ettim” dedi.
Aynı anda araçta iki yolcunun daha olduğunu söyleyen Altındöken, yolcuları bıraktıktan sonra babası Necmettin’i ve arkadaşı Fatih Gökçe’yi aradığını söyledi. Üç kişi Gökçe’nin evine giderek tavuk yediklerini, ardından evden çıktıklarını söyledi. Çıkarken, Gökçe’nin evindeki benzin bidonunu “dönüş beleşe gelsin diye” yanına aldığını anlatan Altındöken, “Araçta bulunan çuvalları, tavuk almak için almıştım. Amaç, arabayı kirletmesin diye... Bidon da mazot bidonuydu, yakıt kattığım bidon. Paspastaki kan lekeleri de kavga ettiğim şahıslara aitti, ancak kim olduğunu bilmiyorum” dedi.
Baba Altındöken ise saat 03.45’te alınan ifadesinde, o sabah oğlu Suphi’nin kendisini arayarak, “Arkadaşıma yemek yemeye gideceğim, gelir misin” dediğini, Alibey Mahallesi’ne gittiklerini, seyir halindeyken oğlunun, “Yolcuyla kavga ettim” dediğini belirtti. Altındöken, “Aracın arkasına baktığımda herhangi bir şey görmedim. Oğlum da bana bir şey söylemedi” dedi. Yolda jandarma tarafından durdurulduklarını belirten Altındöken, “Aracın arka kapısını açtık. Arka paspasın üzerinde kanlar vardı. Kan izlerini ilk defa o zaman gördüm. Kan izlerinin ne olduğunu sordular, oğlum Suphi yolcuya ait olduğunu söyledi. Kan izleriyle ilgili en ufak bir görgüm ve bilgim yoktur. Ben de jandarmayla birlikte gördüm. Oğlum da bana hiç bahsetmedi” dedi.
Gökçe de Alibey Mahallesi’ndeki evinde mangal yaptıklarını, evden çıkarken Suphi Altındöken’e dört litre kadar benzin verdiğini söyledi. Bu arada Altındöken’in herhangi bir kavga olayından söz etmediğini anlatan Gökçe, iki araç halinde yola çıktıktan sonra jandarma tarafından durdurulduklarını belirtti. Radikal