Yüksekova Güncel

O hiç yenilmedi

Güncel

4 Nisan'da 66'ncı doğum günü kutlanacak olan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 11 yıl aynı sınıfta okuyan, hem akrabası hem de yakın arkadaşı olan Aziz Arslan, harita, edebiyat ve sanata ilgisi olan Öcalan'ın dama oyununa ilgisi konusunda, "O'nda yenilme duygusu, tahammülü yoktu. Ve sanırım da hiç yenilmedi. O'nun haricinde diğer bütün zeka oyunlarında kimse ona diş geçiremiyordu" dedi.

4 Nisan 1949 tarihinde Urfa'nın Halfeti ilçesine bağlı Amara köyünde dünyaya gelen ve 66 yıllık yaşantısı boyunca verdiği mücadele ile dünyanın en önemli siyasal aktörlerinden biri haline gelen PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın okul öncesi çocukluk ve 11 yıllık okul serüveni boyunca sürekli yanında olan arkadaşı ve akrabası Aziz Arslan, Öcalan'ın hayatına dair bilinmeyenleri DİHA'ya anlattı. 

'Kendi isteğiyle okula başladı'

Öcalan'la Okul öncesinde yaşadıkları yer olan Amara köyünde neredeyse tüm vakitlerini bir arada geçirdiklerini belirten Aziz Arslan, kendisinin okula yazılmasının ardından yalnız kalan Öcalan'ın ısrarla babasına okula gitmek için baskı yaptığını, babasının sonunda dayanamayıp okula yazmasıyla köyde okula giden çocuk sayısının ikiye çıktığını kaydetti. Burada 5 yıl boyunca Amara ve Cibin köyleri arasındaki yolu yaz-kış gidip geldiklerini belirten Arslan, ilkokuldan sonra ise Antep'e bağlı Nizip ilçesindeki Ali Alkan Ortaokulu'na gitmeye başladıklarını kaydetti. Hemen karşısında bulunan bir fırından sıcak ekmek alarak karınlarını belki yüzlerce kez doyurdukları o okulun şimdi devlet tarafından yıkılmaya başlanmasından duyduğu üzüntüyü, "Çünkü Öcalan ile çok şey yaşamıştık orada. Yazda, kışta çamur toprak demeden her gün beraber o okula giderdik" şeklinde ifade etti. 

'Yenilmeye tahammülü yoktu'

Öcalan'ın çocukluğundan itibaren bir zekâ oyunu olan damaya olan ilgisini, "Dama oynadığında olağanüstü stratejiler ve hamleler ile rakibini ekarte ederdi. Rakibini yendiğinde ise büyük bir heyecanla 'Ben kazandım, ben kazandım' diyerek çok sevinirdi. Onda yenilme duygusu, tahammülü yoktu. Ve sanırım da hiç yenilmedi. Onun haricinde diğer bütün zeka oyunlarında kimse ona diş geçiremiyordu" cümleleriyle aktaran Arslan, Öcalan'ın aynı şekilde futbolu da çok sevdiğini ve çokta iyi oynadığını söyledi. 

'Hayatındaki edebiyat ve sanatın temelleri'

Arslan, ortaokulun ardından kazandıkları Ankara Tapu Kadastro Meslek Lisesi'ne gittiklerini, yatılı olan okulda ise Öcalan'ın en çok edebiyat ve harita çizim hocalarından etkilendiğini, hatta Öcalan'ın sonraki hayatında, bu iki hocanın etkilerinin çok fazla görüldüğünü aktardı. Arslan, bu etkiyi "Abdullah'ın el yazısı çok güzeldi. Türkçesi, kurduğu cümleler mükemmeldi. Upuzun bir şeyi kısacık bir cümleyle o kadar güzel anlatırdı. Adeta bir filoloji uzmanıydı ki, hayran kalmamak elde değildi" diyerek anlattı. Arslan, Öcalan'la birlikte tanık oldukları ilk sanat olayını ise, "Binbaşı edebiyat hocamız vardı. Biz onu çok severdik, o da bizi çok severdi. O zaman Ankara'da AST (Ankara Sanat Tiyatrosu) vardı. Hoca bizi oraya götürdü. Oyuncu Genco Erkal idi. Oyun ise 'Bir delinin hatıra defteri' isimli oyundu. Bizler ilk olarak orada bir tiyatro oyunu seyretmiş olduk. Uzunca bir süre de etkisinde kalmıştık bu oyunun" şeklinde aktardı. Okudukları Tapu Kadastro Meslek Lisesi'nin önünde sürekli eylem ve yürüyüşler yapıldığını belirten Arslan, "Abdullah ile burada devrimciler ile karşılaştık. Hemen her gün bizim orada devrimci sol örgütler hep eylem yapıyorlardı. Doğal olarak bizde bayağı etkilendik" dedi. Arslan, Öcalan'ın sanata olan merakı konusunda, "Devrim türküleri söyleyen Aşık İhsani, Mahsuni Şerifleri burada dinledik. O zamanlar en çok sevdiği türküler 'Erzurum dağları kar ile boran' ve 'Amanın sarı sabahlık da yakışmaz mı güzele' diye başlayan türkülerdi. Aklımda kalan başka bir anısı daha, bir gün heyecanla gelip bana 'Yılmaz Güney'i görmüş müsün' diye sordu. Hayır, görmemişim diye cevap verdim. O da 'Çok cahil kalmışsın nasıl görmemişsin' diye dalga geçti benimle" şeklinde konuştu. 

Neden Galatasaraylı?

Lise yıllarının Öcalan'ın hayatındaki ilklerle dolu olduğunu kaydeden Arslan, Öcalan'ın Galatasaray futbol takımına ilgisi konusunda ise, "Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda hayatımızın ilk maçına gittik. Galatasaray-Fenerbahçe maçıydı. Hani maç heyecanlı olsun diye rakip takımları tutmamız gerekiyor ya, hangi takımı tutuyorsun dedim. 'Galatasaray' dedi. Madem öyle ben de Fenerbahçeliyim dedim. O'nun Galatasaraylığı, benim de Fenerbahçeliliğim o günden gelmedir" cümlelerini kurdu. 

Okulun bitiminde staj için tüm öğrencilerin beraber Didim ve Söke taraflarına gittiklerini belirten Arslan, Öcalan'la birlikte burada ilk defa denizi gördüklerini, daha önce Amara'daki gölette yüzmeyi öğrendikleri için beraber yüzdüklerini anlattı. Öcalan, kendisi ve Yozgatlı üçüncü bir arkadaşlarıyla şortla çektirdikleri resmi göstererek, "Onunla oradan çektiğimiz bir fotoğraf var ve hala o fotoğrafı saklıyorum" dedi. 

Amara projeleri

Arslan, Öcalan'a ilişkin anılarının son bölümünde, "Bazı zamanlar bana diyordu, 'Aziz eğer biraz param olursa çocuklara bir oyun sahası yapacağım, sadece köyün çocuklarına ait olabilecek bir oyun sahası olacak' derdi. Onunla her gün köyün gölünün etrafında saatlerce tur atardık. Geçen yıllarda kardeşi Mehmet'e 'Aziz'e söyleyin benim yerime gölün etrafında tur atsın başka da bir şey istemiyorum' demiş" diye Öcalan'ın talebini aktardı. 

Öcalan'ın Amara'da "Oyun sahası yapacağım" dediği alan, şimdiler de etrafı dikenli teller ve duvarla örülü bir fıstık tarlası iken, bahsettiği "göl" ise kurumuş ve bir çocuk parkına dönüşmüş.DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.