Yüksekova Güncel

Mahkemelerden tazminat oyunu!

Güncel

"Örgüt üyesi olmak" ve "Örgüt propagandası yapmak" iddiası ile uzun süre tutuklu kalan yurttaşlara, yargılandıkları mahkemeler beraat kararı vermek yerine hükmün ertelenmesi kararı vererek, tazminat yolunu kapatıyor.

 Avukat Cahit Ertan, mahkemelerin sürekli olarak "Suç vasfı değişti" gerekçesini kullandığını, hükmün ertelenmesi kararı ile hem tazminat yolunun kapatıldığını hem de yurttaşlar üzerinde devlet baskısının oluşturulduğunu söyledi. 

Türkiye genelinde son yıllarda "Örgüt üyesi olmak" ve "Örgüt propagandası yapma" iddiasıyla gözaltına alınarak tutuklanan binlerce yurttaş haklarında hiçbir delil olmamasına rağmen mahkemeler tarafından cezaya mahkum ediliyor. Mahkemeler, verilecek beraat kararlarından olası tazminat alımını göz önünde bulundurarak beraat kararı vermiyor. Van Barosu avukatlarından Cahit Ertan, mahkemelerin tutumunu DİHA'ya değerlendirdi. "Örgüt üyesi olmak" veya "Örgüt propagandası yapmak" gibi suçlamaların özel yetkili mahkemeler tarafından görüldüğün belirten Ertan, yargılamalarda delil bulunmaması durumunda ise "Suçun vasfının değiştiği" gerekçesinin önü sürüldüğünü kaydetti. Ertan, daha sonra "örgüt üyeliği" suçlamasının "Örgüt propagandası"na düşürüldüğünü ve bunun üzerinden ise hükmün verildiğini kaydetti. 

'Tazminat alınmasın diye beraat kararı verilmiyor'

Hüküm ve hükmün kurulmasıyla birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına bakıldığında yurttaşların beraat etme olasılığının ortadan kaldırıldığının altını çizen Ertan, "Bununla mağdur olmuş kişilerin açacakları tazminat davası boyutuna yurttaşların geçememesi ve buna bir engel oluşturması için böyle hükümler veriliyor. Verilen cezalar hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesinin alt sınırında cezalar verilerek geri bırakılıyor. Hükmün geri bırakılması ile yurttaş 5 yıl içinde herhangi bir şey işlerse hüküm yeniden kesinleşiyor" dedi. 

'Yargı yoluyla yurttaş ince bir tehdide tabi tutuluyor' 

Ertan, dosyalarda beraat yerine hükmün ertelenmesi ile tahliyelerin verildiğini, ancak bunun yurttaşlara ince bir tehdit olduğunu belirterek, "Yargı yoluyla yurttaşa ince bir şekilde tehdit edilmiş oluyor. Yurttaşın aldığı suçun vasfı değerlendirildiğinde katılmış olduğu bir basın açıklamasında 'örgüt propagandası' yaptın diye 10 ay hapis cezası verip hükmün açıklanmasını geri bırakıyor. Buda 5 yıl içerisinde buna benzer ve bunun haricinde diğer suçları işlenmemesi anlamına geliyor. Bununla yurttaşların örgütlü olması engelleniyor. Yurttaş bu şekilde '5 yıl içerisinde herhangi bir basın açıklamasına katılırsam bu suç olarak değerlendirilecek ve ben tekrar yargılanacağım ve hem geçmişteki yargılamadan almış olduğum ceza hem de yeni yargılamada ceza alacam ve ikisinin infazı uygulanacak' diye düşünüyor. Yani yurttaşın üzerinde mahkeme eliyle devlet baskısı oluşturuluyor. Bu durumda yurttaş kendini baskı altında hissettiğinden ister istemez kendini geri çekiyor. Bunun hukuken doğru değil. Yurttaş hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda ve verilen ceza konusunda baskıya tabi tutulmaktadır. Yargı sisteminin yurttaşın tazminat yoluna gitmemesi için uyguladığı bu kararlar bizce demokratik bir ülkenin ve hukuk devleti olma ilkesi olarak kendisini gösteren bir devletin yapmaması ve uygulamaması gereken kararlar" diye belirtti.

'12 Eylül yargı sistemi devam ediyor'

Yargının devlet ile yurttaş arasında bir köprü olduğunu ve ikisi arasında ki hukuku teraziye koyarak ölçen bir mekanizma olduğunu söyleyen Ertan, mahkemelerin yargılamalara yurttaşı koruyan değil devleti koruyan bir mantık ile baktığın belirtti. Ertan, konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Ama özellikle özel yetkili mahkemeler bu noktada kendilerine, devlet güvenlik mahkemelerinden kalan bir zihniyet ile yaklaşarak devletin güvenliğini sağlayan, devleti korumakla mükellef olduğunu düşünen bir zihniyete sahip. Günümüzde mevcut yargılama DGM'lerden her ne kadar özel yetkili mahkemelere geçilmiş olsa da, dünden bu güne zihniyetin değişmediği, insanların hala aynı yargıya tabi tutulduğu bir yargı sistemi. Türkiye yargı sisteminde 12 Eylül yargı sistemi devam ediyor. Zaten mevcut yargı sisteminin tamamen altının boş olduğunu ve değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hukuk olma özelliği taşıyan devletlerde özel yetkili mahkemelerin kurulmuş olması doğru bir tanımlama değildir. Türkiye'de ki yargıda bu konularda ciddi sıkıntılar var. Umarım gelişen süreç ile beraber kendisini iyileştirir ve ileri bir noktaya gelir." DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.