MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim’de DEM Partililerle tokalaşmasının ardından 22 Ekim'de partisinin grup toplantısında PKK lideri Abdullah Öcalan'la ilgili çağrısı üzerine başlayan yeni süreç tartışmalarıyla ilgili DEM Parti'den yeni bir açıklama yapıldı.
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Cumhur İttifakı'nın ketum bir tutum aldı. İttifak içerisinde bir görüş ayrılığı var mı bunu anlamak mümkün değil ama kamuoyuna yansıyan meselelere baktığımıza ortaya konulan bir söz var. Devlet Bahçeli’nin Öcalan için ‘gelsin DEM Parti grubunda konuşsun’ beyanı var ama bir taraftan da bu beyanın tam aksine işaret eden dünya kadar pratik var" dedi.
Gülistan Kılıç Koçyiğit'ın açıklamasında öne çıkan başlıklar şöyle:
BİR CEZA VAR: Bu beyan neye işaret ediyor? Kürt sorununun demokratik zeminin Meclis olduğuna işaret ediyor. En nihayetinde bu sorunun konuşularak çözülmesine işaret ediyor. Bütün bu tespitin gereğini yapan Cumhur İttifakı var mı, oraya bakmamız gerekiyor. Halihazırda tecrit devam ediyor. Haftalar geçti MHP Genel Başkanı bunu söyledikten sonra peki gelişme, ilerleme var mı, hayır. Aksine bir ceza var. Halihazırda konulmuş bir disiplin cezası var. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman ‘Bir ayrışma var mı’ meselesinde pratikte örtüştüklerini görüyoruz.
BİR AYRIŞMA OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ: Söylemsel olarak ayrı görünüyormuş gibi olmakla beraber, MHP’nin kendisi çok ileri bir yerden sayın Öcalan’ın muhataplığını kabul eden ve onu Meclis’e davet eden bir yerde dururken pratikte birbirlerini çelmediklerini görüyoruz. O da kayyım atamalarıdır, İmralı’da disiplin cezasının devam ediyor olmasıdır. Her cümlede belediye başkanlarımızı kriminalize eden sözlerdir. Onların belirlenme biçimi sanki başka bir yerden belirleniyormuş gibi toplumu manipüle etmeye dönük açıklamalardır. DEM Parti’ye söyledikleri sözlerin her birisidir. Pratiğe baktığımızda özel bir ayrışma olmadığını görüyoruz.
BİR SÜREÇ YOK ORTADA: Biz bütün süreci ‘tartışma’ olarak değerlendirdik. Bir süreç yok ortada. Süreç olmasını gerektirecek hiçbir veri yok elimizde. Görüyorsunuz kayyım atamaları devam ediyor, belediyeler abluka altına alınıyor. Kentlerde demokratik hakkını kullanan vatandaşlara yönelik polis şiddeti devam ediyor. Demokratik siyasetin alanını kapatmaya dönük hamleler yapılıyor.
KAYYIMLAR DEVAM EDECEK Mİ? Bunu bilme koşulumuz yok. Hukukun gereği yapılmadığı için ‘bu yapılamaz dediğimiz’ bir noktada değil. Bugün yaptıkları yarın yapacaklarının da teminatıdır. 31 Mart seçimlerinden sonra AKP’nin ‘seçmenin verdiği mesajı aldık’ sözünden dedik ki gerçekten halkın mesajını aldılar. Demokrasiye, hukuka dönecekler. Hiçbirinin olmadığını görüyoruz. Onun için yarın başka kentlerimize de kayyım atayabilecek bir rejim var. Olmaz diyemiyoruz. Burada temel şey şu, yeni bir dönem var. Yeni bir dönem tartışması yapıyor herkes. En nihayetinde yapılması gereken şeyin, tek başımıza direnmek olmadığını da iyi biliyoruz. Birlikte direnmek temel motivasyon kaynağımızdır.
BEKLENTİMİZ, MUHALEFETİN MECLİS’TE ETKİN BİR SÖZ SÖYLEMESİ: Bizim beklentimiz şu, Meclis’in darbelere karşı bir direnişi ortaya koyması gerekiyor. Antidemokratik, hukuksuz uygulamalara karşı, Meclis’te grubu bulunan partilerin, muhalefetin etkin bir söz söylemesi AKP’nin kayyım uygulamalarını boşa çıkaracak temel araçlardan birisidir. Aksi halde her birimizi tek tek bertaraf etmek, siyasetten etkisizleştirmek kendileri açısından uygun koşulları oluşturmak gibi bir motivasyonları var.
ÖMER ÖCALAN'IN İMRALI GÖRÜŞMESİ: Kamuoyuna yansıyanın dışında özel bilgi bizde de yok. Bir aile görüşmesi sınırlılığında. Bildiğimiz sağlığının iyi olduğu... Biz hep ‘tecrit var’ diyorduk. MHP Genel Başkanı çıkıp, ‘tecrit kalksın' diyor. Bu ülkede o zaman şu tespiti yapalım tecrit var. İmralı adasında tecrit rejiminin ortadan kalkması gerekiyor. Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümü yönünde bir akıl varsa orada birçok görüşmenin yapılması gerekiyor. Heyetlerin gidip gelmesi gerekiyor. Belki basının gidip gelmesi gerekiyor. Bütün bunlardan yoksun bir siyaset anlayışıyla karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı ağzını açıyor, DEM Parti’ye saydırıyor. Bir taraftan kayyım atıyor. Bir taraftan seçilmiş belediye eş başkanlarımızı hedef gösteriyor. Bize yönelik çok yönlü saldırı dalgasıyla karşı karşıyayız.
PRATİK ADIM GÖRMÜYORUZ: Samimiyet söylediğinin gereğini yapmaktır. Sağ gösterip sol vuruyorsanız burada bir samimiyet aranmaz. Söylenenin yapılması gerekiyor. Ne söyleniyor. ‘Kürt sorunu çözülmelidir’ deniyor. Biz de çözülsün istiyoruz. Sayın ‘Öcalan gelmelidir, Meclis’te konuşmalıdır, tecrit kalkmalıdır.’ Tecrit kalkmalıdır, biz bunu hep söylüyoruz. Yıllardır bunu söyleyen bir partiyiz. Kürt sorunun barışçıl çözümünü savunan bir partiyiz. Bütün bunları söyledik. Bugün birileri de söylüyor ama söylediği ile yaptığı bambaşka şeyler o anlamda samimiyet biraz buralarda açığa çıkması gereken şeyler. Bugün bizi bu samimiyete inandıracak bir pratik adım görmüyoruz.