Gün "şehitliğin" bakımı ile başlıyor
Sabahın erken saatlerinde, olası bir saldırıya karşı geceden nöbetçi olan ve sayıları 2 ile 5 arasında değişen eylemciler tarafından uyandırılan canlı kalkanlar, kişisel temizliklerinin ardından "şehitliğin" içine dağılarak temizliğe başlıyor. Sabahtan görevlendirilen 3-4 kişinin kahvaltıyı hazırlamasına kadar temizliğe devam eden canlı kalkanlar, daha sonra ağaçların arasına kurulan masalarda kahvaltılarını birlikte yapıyor.
Bütün işler komünal bir şekilde gerçekleştiriliyor
Eylemde canlı kalkanların kendilerini yeterli gördüğü alanlarda görevlendirilme yapılmış olsa da, eylemdeki hemen hemen bütün işler komünal bir şekilde gerçekleştiriliyor. Canlı kalkanlar, yemeklerin hazırlanmasından, bulaşıkların yıkanmasına ve çevre temizliğine kadar bütün işleri beraber yürütüyor. Kahvaltının ardından eylemdeki erkekler "şehitlikte" ve etrafından bulunan ağaçları budamaya giderken, kadınlar ise erkeklerle beraber budanan dalları taşımaya başlıyor. Tüm bu işler yapılırken yaşlılar ise mezarlara yönelip dua okuyor. Eylemciler namazlarını ise alanda bulunan kayalar üzerinde kılıyor.
Çemberler oluşturularak gelişmeler değerlendiriliyor
Sabahın erken saatlerinde başlayan ve öğlen saatlerine doğru son bulan işlerin ardından öğlen yemeği hazırlanana kadar canlı kalkanlar, oluşturdukları çemberlerle gündem hakkında değerlendirmeler yapıyor. Yemeğin ardından etrafta bulunan meyve ağaçlarından meyve toplayan, mezarların etrafını temizleyen canlı kalkanlar, günlük işlerinin ardından akşam saatlerinde ise yakılan ateş etrafında tekrardan siyasi süreç değerlendirmeleri yapıyor.
Dengbêjler tarihte yolculuğa götürüyor
Her yaştan yurttaşın katıldığı eylemde şüphesiz en çok dikkat çekenleri, yaşları 70 ile 80 arasında değişen ve çalışkanlıklarıyla dikkat çeken yaşlı yurttaşlar. Çoğunluğu canlı kalkan eyleminin devam ettiği "şehitliğin" yakınlarında bulunan ve askerlerce yakılan köylerden olan bu yurttaşlar, akşam saatlerinde oturdukları ateş başında anılarını anlatıyor. Birçoğunun dengbêj de olduğu bu yurttaşlar, yaşadıkları acıları döktükleri klamlarla gecenin sessizliğinde adeta tarihte yolculuğa götürüyor. Gecenin geç saatlerine kadar devam eden sohbet ve klamların yanı sıra çekilen halayların ardından eylemcilerin bir bölümü saatte bir değişen nöbet yerlerine dağılırken, diğer eylemciler ise yatacakları yerlere dönüyor.
Cudi Dağı'ndaki "şehitliğe" dönük olası bir saldırının önüne geçmek için eylemde bulunduklarını belirten Mehmet Salih Göngür isimli 57 yaşındaki yurttaş, "Her yerde saldırılar oluyor. Bizim elimizden de burada bedenimiz siper etmek geliyor. Onun için de buradayız" diyor.
'Burada mezar, ağaç ve sudan başka birşey yok'
İdil ilçesinden eyleme katılan 54 yaşındaki Halil İmuk isimli yurttaş ise, "şehitliklere" dönük saldırılara ve buralarda silahların olduğu yönündeki manipülatif haberlere şöyle tepki gösteriyor: "Mezarlıklara saldırıp tahrip etmenin, hiçbir dinde olmadığı gibi insanlıkta da yeri yoktur. Buralarda cephaneliklerin bulunduğunu ileri sürüyorlar. Ne zaman gelip buralara bakmışlar? Ben kaç gündür burada yatıp kalkıyorum, mezar, ağaç ve sudan başka hiçbir şey görmedim. Gelsinler beraber buralara bakalım, ne bulacaklar bakalım."
'Herkesi değerlerine sahip çıkmaya çağırıyoruz'
Canlı kalkan eyleminde söylediği klamlar ve çektiği halaylarla eylemcilerin moral kaynağı haline gelen ve kendisine Evdêyê Gozelê şeklinde hitap edilmesini isteyen 56 yaşındaki yurttaş, "Her ne kavimden olursa olsun insanın ölülere saygı gösterilmesi gerekir. Ama bunlar ölülerimizden, şehitlerimizden bile korkuyorlar. Bu şehitliklere dönük saldırıların insanlıkta yeri yoktur" ifadeleriyle saldırılara tepki gösteriyor. Olası bir saldırıya karşı nöbet eylemlerine devam edeceklerini belirten Evdê, tüm halkı da değerlerine sahip çıkmaya çağırıyor. DİHA