Barışa ve çözüme ancak taraflar arasında müzakere ile ulaşılabileceğini vurgulayan Barış Meclisi, "Öcalan'ın tecrit durumuna son vermeden çözüm sürecinin veya barış umutlarını yeniden canlandırmanın imkanı yoktur" diyerek, PKK Lideri Öcalan üzerindeki tecride son verilmesi çağrısı yaptı.
Çözüm sürecini sonlandırıp topyekûn savaş konseptini devreye sokan AKP'nin bu politikalarına karşı barışın yeniden tesis edilmesi çağrısında bulunmak amacıyla Türkiye Barış Meclisi (TBM), Beyoğlu'nda bulunan Cezayir Toplantı Salonu'nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, TBM Sözcüsü Hakan Tahmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Ziya Halis, Ermeni aydın Tatyos Bebek, hukukçu Nurcan Kaya, Turan Sarıtemur ve gazeteci Murat Çelikkan gibi isimler katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Ermeni Aydın Tatyos Bebek, "Türkiye'de artık her şey yoluna girdi demişken ve 7 Haziran seçimlerinde de barışa toplum onay vermişken ne yazık ki önce masa devrildi ve ardından resmen bir savaş başladı" dedi. Bebek, Barış Meclisi olarak savaşa karşı barışa inşa etmek için çaba sarf ettiklerini söyledi.
'Toplum iradesini barış ve çözümden yana kullandı'
Bebek'in ardından basın metnini TBM Sözcüsü Hakan Tahmaz okudu. "Elinizi tetikten çekin" diye sözlerine başlayan Tahmaz, 7 Haziran seçimlerinde seçmenin tercihini yapmasında etken olan birkaç konudan birinin de 3 yıla yakın zamandır sürdürülen çözüm süreci olduğunu ve seçmenin ezici çoğunluğu iradesini barış ve çözümden yana kullandığını söyledi.
Ancak, 28 Şubat 2015 Dolmabahçe toplantısı sonrası yaşanan gelişmelerle sürecin fiilen kesintiye uğradığını belirten Tahmaz, "Çözüm Süreci fiilen kesintiye uğradı. 7 Haziran sonrası yaşananlar, Suruç katliamı, silahlı eylemler, askeri- siyasi operasyonlar ise çatışmasızlığı ortadan kaldırdı" dedi.
'Ölümler yine günlük yaşamın bir parçası haline geldi'
Bu tablo ile yeniden savaş dönemine dönüldüğünü belirten Tahmaz, Türkiye'nin olağanüstü hal ülkesine döndüğünü, gözaltılar, tutuklamalar, yasaklar ve ölümlerin yine günlük yaşamın bir parçası haline gelmeye başladığına dikkat çekti. Gelinen aşamada çözüm süreci ve barışın siyasi öncelik olmaktan çıktığını dile getiren Tahmaz, "Taraflar derhal ellerini tetikten çekmeli, savaş durdurulmalıdır. Hatalarımızla kendi tecrübemiz ve dünya deneyimleri ışığında yüzleştiğimizde savaşı durdurmanın sorunu çözmek için ilk koşul olduğu görülecek. Devlet aklında radikal paradigma değişikliği yaşanmadan Kürt sorununun demokratik çözümü ve silahın toplumsal/siyasal yaşamdan çıkması oldukça zor olacağı ve zaman alacağı artık çok nettir" diye konuştu.
'Öcalan üzerindeki tecride son verin'
Her şeyden önce barışa ve çözüme taraflar arasında müzakere ile ulaşılabildiğini ifade eden Tahmaz, çözüm sürecinde alınan yolda, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın varlığı ve pozitif rolünün çıplak bir gerçekken, Öcalan üzerindeki tecride devam edilmesini eleştirdi. Tahmaz, "Öcalan'ın tecrit durumuna son vermeden çözüm sürecinin veya barış umutlarını yeniden canlandırmanın imkanı yoktur. Zaman geçirilmeden Abdullah Öcalan'a uygulan tecride son verilmeli, yasal ve anayasal haklarını kullanması engellenmemelidir" şeklinde konuştu.
Meclis Çözüm Çalışma Grubu önerisi
Tahmaz, yeni kurulacak hükümet programının barış konusunda tavrının net olması gerektiğinin de üzerinde durdu.
Yeni dönemde Meclis'in, barışın daha etkin ve esas zemini olması gerektiğini belirten Tahmaz, "Kurulacak yeni hükümet önceki dönemin eksiklerini ve aksaklıkları gidererek, yanlışlarından arınarak ve birikimlerinden beslenerek çözüm politikasını net, anlaşılır ve açık bir programa kavuşturmalıdır" diyerek TBMM'de özel yetkilerle donatılmış, AKP, CHP ve HDP'nin eşit katlımı ile Meclis Çözüm Çalışma Grubu oluşturulması önerisinde bulundu.
Önerilerini sıraladılar
Tahmaz, Barış Meclisi olarak yeni kurulacak hükümetten istedikleri barış konusundaki diğer taleplerini ise şöyle sıraladı:
"Hızla bir önceki dönemde çıkarılan 6551 sayılı adına Çözüm Yasası denilen kanun, demokratik muhtevaya kavuşturulmalı, işlevli, katılımcı ve kapsayıcı hale dönüştürülmelidir. Bu süreçte en fazla eksikliği hissedilen bir unsurun da işlevli ve toplumsal karşılığı olan bir üçüncü göz işlevi görecek gerçek anlamda bağımsız bir izleme heyeti olduğu açıktır. Böylesi bir heyet zaman geçirilmeden oluşturulmalıdır. Konu üzerine çalışan sivil toplum örgütleri sürecin, etkin katılımcı ve işlevli birer parçası olmaları sağlanmalıdır. Dünya deneyimlerinden de yararlanarak eşit müzakerenin, yasal ve kurumsal etkin yapıları oluşturulmadır."
Tahmaz'ın sıraladığı bu taleplerin ardından diğer katılımcılar da konuştu.
SES yöneticisi Sevgi İnce, tüm toplumun savaş konusunda kaygı yaşadığı bir atmosfere girildiğini belirterek, bu kaygıyı barışa evriltmek gerektiğini ifade etti. İnce, "Ne olursa olsun bizlere düşen, topluma düşen gerçekten barış talebini güçlendirmektir. Ve bu barışı toplumsallaştırmak ve baskı unsuru haline getirmektir. Barış hemen şimdi olmalı. Çünkü biz biliyoruz ki barış eninde sonunda olması gereken bir şeydir barış" ifadelerini kullandı.
'Masa neden devrildi'
"Neden birden masa devrildi?" diye sorarak sözlerine başlayan Ziya Halis de, 7 Haziran'dan sonra halkın hükümet görevi vermediği bir siyasi iktidarın bunu yapmasının düşündürücü olduğunu söyledi.
"Newroz'da Öcalan'ın mektubuyla başlayan bu süreçte, siyasi iktidarın bu konuda samimi olmadığını düşünenlerdendim. Ancak, buna rağmen bu süreci destekledik ve hükümetin süreç konusunda samimi olmadığı doğru çıktı. 'Seni başkan yaptırmayacağız' diyen siyasi bir partiyi barajın altında bırakmaya çalıştı ve HDP barajın altında kalmayınca, HDP'yi cezalandırmaya başlayan bir tutum ortaya koydu" diyen Halis, AKP'nin savaş politikasına karşı herkesi barışa katkı sunmaya davet etti.
'Hükümet yapması gerekenleri yapmadı'
Hukukçu Nurcan Kaya ise taraflar arasında ateşkesin sağlanmasının çözüm sürecinin ayaklarından yalnızca birisi olduğunu, ancak sürecin en önemli ayaklarından birinin geçmişle yüzleşme ve adalet olduğunun altını çizdi. Kaya, Hakikat Komisyonu'nun kurulmamasının süreci kırılgan hele getirdiğini belirtti. Kaya, sözlerine şöyle devam etti: "Çözüm süreci başladığından beri hükümetin yapabileceği şeyler vardı. Bunlar; seçim barajının düşürülmesi, anadilde eğitim ve yerel yönetimlerin oluşturulmasıydı ancak hükümet bunların hiçbirini yapmadı."
Konuşmasına yine "Tarih tekerrürden ibarettir" diyerek başlayan Turan Sarıtemur da Türkiye'nin yine bir tekerrür süreci yaşadığını söyledi. Sarıtemur, AKP'nin savaş politikasına "Sortilerle sonuç alınmak isteniyor. Sortilerle açılan çukurlara toplum da düşüyor. Oysaki doğada bazı canlılar, düştüğü çukura bir daha düşmez. Ancak bazı insan grupları, düştüğü çukura tekrar düşüyor. Ve onun için bazı insan gruplarını doğadaki bazı canlıları örnek alması gerekiyor" sözleriyle tepki gösterdi.
'Halkın kabul etmediği bir iktidar savaşa sürüklüyor'
Gazeteci Murat Çelikkan ise Türkiye açısından barışın vazgeçilmez olduğuna vurgu yaparak, "Seçim sonuçlarına göre, halk tarafından kabul görmemiş bir iktidar, Türkiye'yi savaşa sürüklüyor. Erdoğan, çözüm sürecinin başından beri masayı devirdi" dedi.
Çelikkan, 90'lı yıllarda faili meçhul cinayetlerde imza atan JİTEM'cilerin beraat ettirilmesini hatırlatarak, bu sürecin Türkiye'nin nasıl savaşa hazırlandığını gösterdiğini kaydetti. Çelikkan, Erdoğan'ın HDP'yle ilgili açıklamalarını da eleştirerek, "Bu politikalara dur diyecek dışında HDP dışında bir parti yok. HDP bunu dediği için cezalandırıyor" diye konuştu. DİHA
Barış Meclisi: Eller tetikten çekilmeli, çözüm müzakerede
Barış Meclisi: Eller tetikten çekilmeli, çözüm müzakerede
Yüksekova Güncel Yüksekova Güncel
Güncel
Türkiye Barış Meclisi (TBM), çözüm sürecini bitiren AKP'nin yeniden savaş politikalarına sarılması üzerine içine girilen savaş ortamı nedeniyle "Eller tetikten çekilsin" çağrısında bulundu.