Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın evinin yakınında bulunan metro durağı önünde, ölüm orucundaki yeğenine destek olmak amacıyla açtığı pankart nedeniyle gözaltına alındıktan sonra 6 ay tutuklu kalan ve 18 yıl hapsi istenen Sultan Kaya, tüm suçlamalardan beraat etti. AYM, Kaya'nın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Kaya, tutuklu kaldığı 176 gün için 67 bin TL manevi tazminat kazandı.
Sözcü'nün aktardığına göre Kaya, 29 Haziran 2020 günü ölüm orucundaki yeğeni için bir kişiyle birlikte pankart açmak isteyince polisler tarafından gözaltına alındı. Sultan Kaya gözaltındaki ifadesinde, “Bu çocuk hem yetim hem de öksüzdür. Cumhurbaşkanına gitmek istedim. Çocuğumun yaptığı bir kötülük yoktur, çocuğumun yanında hiç kimse yoktur, Örgütsel bir tavırla yapmadım, Suçlamayı kabul etmiyorum” dedi ancak çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.
Sadece, 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet'ten değil aynı zamanda 'silahlı terör örgütüne üye olma', 'terör örgütü propagandası yapma' suçlarından cezalandırılması istemiyle ağır ceza mahkemesinde kamu davası açıldı. 18 yıla kadar hapsi istendi. Ancak Kaya, 24 Eylül’de açılan davadaki bu ağır suçlamalara rağmen ilk celsede 23 Aralık 2020’de tahliye edildi. Bir yıl sonra da beraat etti.
'SOMUT OLGU GÖSTERİLEMEDİ'
Sultan Kaya tutuklu kaldığı 176 gün için hukuki mücadele başlattı. Anayasa Mahkemesi 15 Mart 2022 günü kararını verdi. AYM şu tespitlerde bulundu:
“Soruşturma makamlarınca başvurucunun suçlamaya konu edilen söz konusu eylemleri örgüt talimatıyla gerçekleştirdiğine veya söz konusu örgütle bağlantısının olduğuna dair somut olguların gösterilemediği anlaşılmıştır. Bu itibarla başvurucunun savunmasına ve dosya kapsamına göre somut olayda tutuklama için gerekli olan suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığı kanaatine ulaşılmıştır.”
Yüksek Mahkeme yaptığı değerlendirme sonunda şu hükmü kurdu: "Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna Selahaddin Menteş’in karşı oyu ve oy çokluğuyla, Tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna oy birliğiyle, Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle, Başvurucuya net 67.500 TL manevi tazminat ödenmesine, tazminata ilişkin diğer taleplerin reddine karar verildi." (HABER MERKEZİ)