Raporda şunlar ifade edildi:
“Olayda yaşamını yitiren Orhan Aslan (18) ve Muhammet Aydemir (14) fırında çalışan iki işçi olup, hiçbir yapı ile ilişkili olmadıkları tarafımızca gözlemlenmiştir. Zira Muhammet Aydemir’in müşteki olan babasının Diyadin Cumhuriyet Başsavcılığındaki beyanı dikkatte alındığında; oğlunun bırakın örgüt üyesi olmayı legal ve anayasal bir parti olan HDP ile dahi siyaseten bir ilgisinin olmadığını ifade etmesi karşısında bu şahısların sivil ve savunmasız olduklarına ilişkin başka bir izahata gerek yoktur kanaatindeyiz.
“Her iki çocuğun cesetlerinin bulunduğu fırına ait odunluk, odunlukta bir çatışma emaresinin bulunmaması, odunluk kapısının zorlanmaması, kırılmaması, kurşun izlerinin olmaması ölen küçük çocuklardan Muhammet Aydemir’in babasının aynı gün Diyadin Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapmış olduğu müracaat ve bu müracaatta çatışmanın meydana geldiği saatte oğlunu cep telefonu ile arayarak ‘Dışarıda çatışma var sakın dışarı çıkma” şeklindeki telkin ve beyanı, çocuğun lise öğrencisi olması ve halen okul okuması birlikte değerlendirildiğinde bu şahısların vardiyalı olarak iş yerinde çalışmak üzere orada bulundukları ve bir şekilde öldürüldükleri tartışmadan varestedir. Dolayısıyla yaşamlarını yitiren her iki küçük çocuğun ölümlerini ört bas etmek için sözde bir örgütle ilişkilendirilip soruşturmanın kapanmaması ve kapatılmaması temennimiz bulunmaktadır.
“Bütün boyutları ile birlikte etkili bir soruşturma yürütülmesi gerektiği, bütün sorumlulardan hukuken hesap sorulması ve sorumluluğu tespit edilenlerin mutlaka cezalandırılması gerektiğini belirttik.
“Aksi takdirde ‘yaptığım yanıma kâr kaldı’ anlayışı ile hareket eden kolluk ajanlarının buna benzer vakaların altına imza atabilme tehlikesinin her zaman mevcudunu koruduğunu belirtmek isteriz. Bedeli ve sonucu ne olursa olsun yaşam hakkını hiçe sayan bu anlayış karşısında duracağımızı ifade etmek isteriz.
“Ağrı Barosu olarak daha önce yaptığımız bütün açıklama ve değerlendirmede vardığımız sonuç tüm tarafların çatışmasızlık iklimini yaratmaları, sivil demokratik siyaseti önceleyen bir yaklaşımı hayata geçirmelerinin gerekliliğidir. Aksi takdirde ‘Eski Türkiye ’de’ yaşanan ve buna benzer birçok hadise ile karşı karşıya kalabiliriz.”