'BÖLGEDE CAN GÜVENLİĞİ OLMADIĞI İÇİN SAĞLIK ÇALIŞANLARI İSTİFA EDİYOR'
TTB Merkez Konseyi Başkanı Bayazıt İlhan, savaş ortamında birçok önemli hak ihlallerinin ortaya çıktığını belirterek, özellikle 20 Temmuz'da gerçekleşen Suruç katliamından sonra artan şiddet ortamıyla birlikte bölgede emekçilere ve sağlık çalışanlarına yönelik ciddi saldırılar ve yıldırmalar olduğunu söyledi. Sağlık hizmetlerinin erişiminde ciddi sorunların yaşandığını vurgulayan İlhan, son aylarda can güvenliği olmadığı için sağlık çalışanlarının bölgeden ayrılmaya çalıştıklarını ifade etti.
'73 DİYALİZ HASTASI ZOR DURUMDA'
Ağrı ve Şırnak için geçen hafta gönüllü çalışacak ekipler aradıklarını da belirten İlhan, "Cizre'de bir devlet hastanesi var ve bu hastane tamamen çalışamaz halde. Hastalar hiçbir şekilde hastaneye yetişemiyorlar, ambulanslar gidemiyor, yaklaşık 73 diyaliz hastası, zor durumda olduğunu ve bu hastaların diğer hizmetlerden de yararlanamadığını görüyoruz. Hastaneye ulaşabilirlerse kurtulacak birçok kişinin, birçok yaralının ne yazık ki öldüğünü haber alıyoruz" dedi.
'CENEVRE SÖZLEŞMESİNE UYGUN HAREKET EDİLMELİ'
Cenazelerin buzdolabında ve morgda bekletilmelerini değerlendiren İlhan, "hekimler hastaneye ulaşamıyor, hastalara yardımcı olamıyor, ambulanslar hareket edemiyorlar ki acil vakaları hastaneye taşısınlar" diyerek bu durumun çok açık biçimde insan hakkı ihlali olduğunu ve bunun uluslararası belgelere göre de suç olduğunun altını çizdi. Dünya Tabipler Birliği'nin yayınlamış olduğu bir bildirgenin olduğunu ve bu bildirgede de çatışan taraflara yönelik bir çağrı olduğuna dikkat çeken İlhan, "Hükümetler, silahlı güçler ve elinde güç bulanan diğerleri, doktorların ve diğer sağlık personellerinin silahlı çatışma ve diğer şiddet durumlarında ihtiyacı olan herkese hizmet verebilmesini sağlamak üzere Cenevre sözleşmelerine uygun hareket etmelidirler. Burada çok açık hükümetler ve güçlerin, sağlık personelinin, yaralananlara, sağlık hizmetine ihtiyaç duyanlara ulaşabilmesi, yardımcı olabilmesi için önlemleri almakla da yükümlüdür. Hükümetler ve çatışan diğerlerinin, buna dikkat etmesi gerekir. Bu tamamen yaşam hakkı ile ilgilidir" diye belirtti.
'SAĞLIK HİZMETİNİN VERİLMESİ ENGELLENİYOR'
İlhan, sağlık tesislerine saldırılarda bulunulduğu, hekimlerin kafalarına silah dayatılarak tehdit edildiği ve hastanelere yönelik saldırılar düzenlendiğini belirterek, "Açık biçimde sağlık hizmetlerinin verilmesi engelleniyor ve yaşam hakkı engelleniyor" diyerek çatışmaların bir an evvel son bulması gerektiğini vurguladı. Çatışma ortamında dahi sağlık hizmetlerinin erişiminin hiçbir şekilde engel konulmaması gerektiğini ve bunun uluslararası bir kural olduğunu ifade eden İlhan, bu kurala uymayanların açık biçimde hak ihlali ve suç işlediğini söyledi. Cizre'de sağlık hizmetlerinin sürekliğinin sağlanması için hekimler olarak ellerinden gelen çabayı göstereceklerini ve bunun için de öncelikle sağlık hizmeti verebilecek koşulların sağlanması gerektiğini dile getiren İlhan, "Bu koşullar sağlanmadığı durumda sağlık hizmeti hiçbir şekilde verilemiyor. Şu an Cizre'de olduğu gibi. O yüzden onlarca yüzlerce hekim göndersek bile bu çatışma ortamında sağlık hizmetlerini engelleme sürdüğü sürece hiçbir şey ifade etmez" diye ifade etti.
'SAĞLIK HAKKI ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALIDIR'
"Sağlık hizmetini verilebilinir hale getirmekte başta hükümet olmak üzere, güvenlik güçleri, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nın mutlaka sorumluluk alması gerektiğini ve çatışan bütün taraflar sağlık hizmeti alma önündeki engelleri hiç gecikmeden kaldırmalıdır" diyen İlhan, Cizre'ye de ulaşma imkanı verildiği durumda bir heyetle yaşananları yerinde görmek ve incelemek için bölgeye gideceklerini dile getirdi. İlhan, "Şiddet ortamının bir an evvel durmasını istiyoruz. Türkiye'de sorunların koşulsuz demokratik yöntemlerle ve diyalogla çözülmesi için adım atılmasını istiyoruz" diyerek, sağlık hizmetlerinin verilmesinin insanlık görevi olduğunu belirtti.
'BÜTÜN YAŞANAN ZULÜMLER İSLAM'LA ALAKALI DEĞİLDİR'
DİK üyesi Süheyla İnal da, İslam kelimesinin barış anlamına geldiğini söyleyerek, "Din içinde barışı barındırır. İslam'ın alt yapısı barış ise o zaman İslam toplumu içinde bu zulümleri iyi anlamalı ve İslam'la alakasının olmadığını bilmemiz lazım" dedi. Kürdistan'da bugün yaşananların İslam ile ilgisinin olmadığını ve insanlık dışı olduğunu aktaran İnal, savaşın bir hukuku olduğunu ve Müslümanız diyenlerin de bu hukuka uygun hareket etmesi gerektiğinin altını çizdi. Kürdistan'da Kerbela yaşatılmak istendiğini belirten İnal, "Biz bunları kabul etmiyoruz. Hiçbir devletin hakkı yoktur ki sivil bir halkı katletsin ve ambargo koysun. Cenazelerini dahi gömmelerine izin verilmiyor. Bu bir vahşettir ve bu kabul edilebilecek bir durum değil" dedi. Cizre'de yaşananları kınayan İnal, bütün halklara "Cizre'ye sahip çıkın ve Cizre halkını yalnız bırakmayın" diye seslendi.