Şubat ayında yerinde inceleme yapan İstanbul 4 Numaralı Koruma Kurulu heyeti, konakta insan kaynaklı tahribatın yaşandığını tespit etti. Savcılığa suç duyurusunda bulunan kurul, 321 ada 44 parselde bulunan konak bahçesindeki otoparkın kaldırılmasını ve güvenliğin sağlanması için tedbirlerin alınmasını istedi. Ancak yaklaşık 5 aydır, konak ve çevresinde hiçbir önlem alınmadı, konağı satın alan şirketin kiraya verdiği otopark da kullanılmaya devam ediyor.
İKİ KEZ ÇÖKME TEHLİKESİ GEÇİRMİŞ
Semt sakinleri de konağın kaderine terk edilmiş olmasından dolayı kaygılı. 35 yıldır, konağın hemen yanı başında işletmesi bulunan Selahattin Yiğitoğlu, konağın bölgede ciddi tehlike arz ettiğini belirtti. Yiğitoğlu, “Çoğu zaman kendi içinde göçmüştür. Anıtlar Kurulu neye dayanarak buraya gelip bu işi çözmüyorlar anlamıyorum doğrusu. Gerçekten yıkıldı, yıkılacak burası. Burası bir tarih. Yazık, günah. Bir an önce yapılması gerekiyor buranın. Daha önce buraya gelinip çıkılıyordu içine, ama zaman içinde yıkıldı gitti. Görüldüğü gibi de zaten bastığın gibi çöküyor. 2 sefer zaten göçme tehlikesi geçirdi. İlla ki birilerinin ölmesi mi gerekiyor? Turistler özellikle geliyor çekiyor. Onlar çekince ben üzülüyorum gerçekten. Göçmüş bina, tarih diye bir şey kalmadı. Tarihi yeniden canlandırsınlar" dedi.
“BURADAN GEÇERKEN KORKUYORUM, TİTRİYORUM"
Semt sakinlerinden Ahmet Avcı da “Her gün buradan geçerken korkuyorum, titriyorum. Her an her şey olabilir. Burası deprem ülkesi. En ufak bir sarsıntı da bile çökebilir burası. Neden devlet, sahipleri ya da yetkililer sahip çıkmıyor. Sürekli bu yolu kullanırım, gerçekten endişeliyim" diye konuştu. Uzun yıllar Libya'da çalışmış olan Ali Türk de “Tarihimiz ihmal ediliyor. Yıkılmış artık burası. Allah korusun çok tehlikeli. Yarın bir gün bir fırtına gelir, burası çökerse millet yaralanır, araçlar hasar görür. Yetkililer gelsin yeniden bir imar etsinler. İstanbul çok eski bir şehir. Burası benim için cevher gibi. Yıkılmasın, burayı yapsınlar" dedi.
İTTİHAT VE TERAKKİ'NİN BİNASIYDI