‘SORUMLULUK BANA AİTTİR' DİYEREK, BELGE İMZALAMAK ZORUNDA KALDIM’
Dün devletin “gitme, can güvenliğini sağlayamam” dediği Şırnak ve Cizre'ye gittiğini hatırlatan Kamalak, “Güvenlik istemiyorum. Sorumluluk bana aittir.” diyerek, belge imzalamak zorunda kaldığını kaydetti.
İktidar sahiplerinin muhalefeti “Siz Sivas’ın doğusuna bile gidemezsiniz.” diye eleştirdiğini dile getiren SP lideri Kamalak, “Bre gafil, bre acemi tayfa; bu ülkenin güvenliğinden, bütün vatandaşlarının can, mal, ırz ve namus güvenliğinden sen sorumlu değil misin? Sen iktidara geldiğinde herhangi bir kimsenin Sivas’ın doğusuna gidememe gibi bir sorunu var mıydı?”şeklinde konuştu.
“Acemi tayfa” diye itham ettiği hükümetin “Ülkenin bazı yerlerinde seçim güvenliği yoktur. Sandıklar başka yerlere taşınmalı” dediğini belirten Kamalak, “Sen iktidara gelirken Türkiye’nin böyle bir sorunu var mıydı? İktidarıyla, muhalefetiyle bugünkü Meclis Türkiye’yi yönetemiyor yönetemez de. Çünkü devlet yönetimi çoluk çocuk işi değildir. Türkiye’nin yeni bir adrese ihtiyacı vardır. Bu adres, tertemiz geçmişi ve kadroları ile Saadet Partisi'dir. Bunun için 1 Kasım seçimleri çok önemli bir fırsattır.” ifadelerini kullandı.
‘AKAN KANI NASIL ÖNLERİZ, DİYE KAFA YORMASI GEREKENLER 'OYLARIMIZI NASIL ARTIRIRIZ' TELAŞINA DÜŞTÜ’
7 Haziran seçimlerinden bu yana milletçe bir tiyatronun izlendiğini ifade eden Kamalak, şöyle devam etti: “Başrolünü acemi tayfa AKP’nin oynadığı, figüranlıklarını ise CHP, MHP ve HDP’nin üstlendiği bu tiyatronun maliyeti maalesef ülkemiz için çok ağır oldu. Her gün ocaklarımıza ateş, yüreklerimize acı düşerken, gencecik fidanlarımızı toprağa verirken, koskoca bir ülke, taht oyunlarına kurban edildi. 'Akan kanı nasıl önleriz, ülkede huzur, barış ve kardeşliği nasıl sağlarız?' diye kafa yorması gerekenler tam tersine, 'oylarımızı nasıl arttırırız' telaşına düştü. Ülke kaynakları siyasi ihtiraslar uğruna heba edilirken, binlerce insanımız işsiz kalırken, on binlerce esnafımız kepenk kapatırken, çalışan tek şey milletvekillerinin maaşları oldu. İşte 1 Kasım tarihi bir fırsattır. Çünkü bunları 7 Haziran’da denedik, gördük Bu işler aşk, heyecan, inanç ve iman işidir. İmanla dalga geçen, 'Bakara, makara' diyenler bu milletin derdinden anlamaz, dilini konuşamaz.”
'YANILAN ADAM, SAVRULAN İKTİDAR'
AKP iktidarının “Yanılan adam, savrulan iktidar” noktasına geldiğini vurgulayan SP Genel Başkanı Kamalak, şunları söyledi: “Sürekli yanılıyorlar. 17 Aralık operasyonlarına kadar en büyük cemaatçiydi. 12 yıl 'beraber yürümüşlerdi, beraber ıslanmışladı, yağmurda' 12 yıl sonra sonra, 'Pardon, safmışız, yanılmışız' dediler. 'Milli ordaya kumpas kurulmuş' dediler, en büyük cemaat düşmanı oldular. 'Esad’a kardeşim' dediler. 'Ortak bakanlar kurulu' topladılar birbirlerini saraylarda ağırladılar. Sonra çıkıp, 'Yanıldık' dediler 'En büyük Esad düşmanı' oldular. Ergenekon, Balyoz operasyonları başladı. En büyük demokrat kesildiler. Bu ülkenin Genelkurmay Başkanını bile 'terörist' diye ömür boyu hapisle yargıladılar. Sonra çıkıp yine 'Pardon, yanıldık' dediler. En büyük Ergenekoncu oldular. 'Çözüm süreci' dediler, 'Oslo’da masalar' kurdular, 'Dolmabahçe mutabakat' metinleri imzaladılar. Sonra 'yanıldık' dediler. Şimdi hepinize soruyorum: Yanılan adamları mı istiyorsunuz yoksa savrulan adamları mı?"
‘MİLLET ÜLKEYİ MUHAFAZAKARLIK MASKESİYLE HIRSIZLIK YAPANLARA DA BIRAKMAYACAKTIR’
Milletin ülkeyi dinine yasak koyanlara bırakmadığı gibi, dininin içini boşaltanlara da bırakmayacağını aktaran Kamalak, “Millet bu ülkeyi koltuğu kapmak için sokakları karıştıranlara bırakmadığı gibi, koltuğu kaptırmamak için insanları birbirine düşürenlere de bırakmayacaktır. Millet bu ülkeyi laiklik maskesiyle arsızlık yapanlara bırakmadığı gibi, muhafazakarlık maskesiyle hırsızlık yapanlara da bırakmayacaktır. Millet bu ülkeyi PKK’yı gösterip Kürtleri ötekileştirenlere bırakmadığı gibi, Kürt kardeşlerimizi göstererek PKK’yı meşrulaştıranlara da bırakmayacaktır.”şeklinde konuştu.