Türkiye’nin en karanlık yılları olan 90’larda, ‘faili meçhul’ diye bilinen ve ‘faili devlet’ diye de okunan kaybetmelerle, cinayetlerle ilgili adalet arama arayışı, Temizöz davasıyla (https://bianet.org/bianet/insan-haklari/165410-gozaltinda-kayiplar-cizre-de-dava-eskisehir-de) başa döndü.
Düşünün ki, Şırnak ili ve ilçelerinde 12 Eylül 1980’den bugüne kadar toplam 211 kişi zorla kaybedilmiş (Kaynak: Hafıza Merkezi).
En çok zorla kaybetmenin yaşandığı yer, 79 kişiyle Cizre…
İnsanlardan rakam olarak bahsetmek acı, ama başka çare yok:
Bu 79 kişiden 21’inin, 1993-1995 yılları arasında Cizre’de öldürülmesiyle ilgili Albay Temizöz ve eski belediye başkanı Kamil Atağ dahil, sekiz kişi sorumlu tutularak yargılandı.
Tam 49 duruşmanın sonunda ‘deliller yetersiz’ denildi… Ve sanıklara beraat kararı çıktı!
Oysa öldürülüp gömülenlerin yerleri tespit edilmiş, adli tıp ve otopsi raporları sunulmuş, kısacası her türlü delil mahkemeye sunulmuştu.
Jötem ha? Kah kah, kih kih!
Temizöz davası, JİTEM’in, derin devletin yargılanması için önemli bir adımdı…
Bir daha aynı insan hakkı ihlallerinin yaşanmaması, benzer karanlık yapıların faaliyete geçmemesi için bir umuttu…
Davutoğlu’nun 1 Kasım seçimi öncesinde savurduğu “beyaz Toros” tehdidinin tekrarlanmaması ve ülkenin “yeni” bir sayfa açabilmesi için belki bir başlangıç olacaktı…
Olmadı. Yine olmadı.
Sanıklardan Adem Yanık, duruşmada açıkça alay ederek “JİTEM’i bilirim, Fransızca’da seni seviyorum (jötem) demektir” dedi.
Kah kah kah, kih kih kih! Aman da ne komik!
Diyelim ki Yanık, hakikaten iddia ettiği gibi suçsuz, olanlardan habersiz… Ki tanık ifadelerinde, işkencelerin bizzat evinin altındaki sığınakta yapıldığı belirtiliyor…
Evlatlarının, yakınlarının kemiklerini bulabilmek, bunu yapanlardan hesap sorabilmek için yıllarca uğraşan, başka şehirlere taşınan davayı takip edebilmek borç alan mağdur ailelerin karşısında böyle bir cümle sarf etmek için, serinkanlı bir katil olmak gerekir.
JİTEM’i devlet de kabul etti
İster Jitem deyin, ister Jötem. Devlet, varlığını yıllarca inkar ettikten sonra kabul etti bir kere!
JİTEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) Ergenekon soruşturmasında tutuklanan Albay Arif Doğan’ın evinde ele geçirilen belgeler sayesinde ete kemiğe bürünmüş, (https://bianet.org/bianet/insan-haklari/113428-inkar-edilen-jitem-ergenekon-iddianamesinde) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2011’de JİTEM’le ilgili soruşturma başlatmıştı.
Bu soruşturmada, İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, MİT Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gelen cevaplarla, JİTEM’in varlığı kabul edildi. (https://www.radikal.com.tr/turkiye/ve-devlet-jitemi-resmen-kabul-etti-1055684/)
BU İSİMLERİ HİÇ UNUTMAYIN
Albay Cemal Temizöz,
Eski Cizre Belediye Başkanı ve korucubaşı Kamil Atağ,
Kukel Atağ,
Tamer Atağ,
Adem Yakin,
Fırat Altın (Abdulhakim Güven),
Hıdır Altuğ ve Burhanettin Kıyak…
Bu isimleri unutmayın, zira ‘jötem’ ülkemizde yarın öbür gün tıpkı başka katillerin baştacı edildiği gibi onlar da ödüllendirilebilir, hiç olmadı ‘faydalı eleman’ olarak kullanılır.
Baksanıza, devletimiz çoktan sahip çıktı Temizöz’e; avukatlık ücretini bile İçişleri Bakanlığı karşıladı! Mağdurların avukatları buna itiraz ettikten sonra yardım kesildi.
Cemal Temizöz ve ekibi, duruşmada kayıtlara geçtiği üzere 90’larda beyaz Toros kullanıyordu… Eh, ‘Yepisyeni’ Türkiye’de koyu camlı plakasız ciplerle dolaşırlar artık!
Eski Türkiye’nin kodları aynı
Savunmasında, itibarının zedelendiğinden şikayetçi olmuş Temizöz. Hiç merak etmesin, itibar dediğin şey jötem Türkiyem’de zaten beş paralık zaten.
Sedat Peker’in miting yapıp “oluk oluk kan akacak” diyebildiği bir ortamda, yarın öbür gün ona da ‘terörle mücadele şeref madalyası’ takılır, bakarsın başka görevlere atanır.
Avukat Vesek, bianet’ten Ayça Söylemez’e “Bu dava, son dönemde açılan faili meçhul ve yargısız infazların yargılandığı diğer tüm davalara göre en kapsamlı dosyaya sahipti” demiş.
En kapsamlı davadan beraat çıkması, diğer dava ve hak arayışlarına da darbe vurdu.
Temizöz davası temyize gidecek, belki sonraki aşamada yüksek mahkemelere taşınacak.
Belki bir gün, adalet yerini bulacak.
O gün gelirse ne ala! Gelmezse, eski Türkiye’nin kodlarıyla 2023’ü de, 2050’yi de idrak ederiz alimallah./MEHVEŞ EVİN - DİKEN