ZUHAL ÖZDEN/YAZDI
Yazar Zuhal Özden 'Evreni Yutan Çocuk' adlı yazısını okuyucuları için yayınladı.
YAZARIN YAZISI ŞÖYLE:
''Bazen bu hayatta çocuklar anne babaların sınavıdır. Bazen de tam tersi olur. Çocuklar erken yaşta büyümek zorunda kalır. Anne babalarına ebeveynlik yapmak zorunda kalırlar.
Bir aile düşünün baba alkolik anne madde bağımlısı mucize gibi iki erkek çocukları var ve onları bu kötü alışkanlıklarından uzaklaştırmak için hep mücadele veriyorlar.
Evreni Yutan Çocuk dizisi işte böyle bir hikâye anlatıyor.
Sekiz bölümlük Netflix Dizisi’nin temel kurgusu, iki erkek çocuğunun anne babasını doğru yola getirmesinin hikâyesi.
Çocuklar kocaman adamları konuşarak, ne hissettiklerini, ne düşündüklerini anlatarak, onlara ulaşmaya çalışıp, etrafı, anne babalarını toparlamaya çalışıyorlar. Bunda da başarılı oluyorlar.
Sorunlarını kendi başlarına halledip gerektiğinde yardım almaktan da çekinmiyorlar.
Gus (Lee Halley) 15 yaşında bazen tuhaf sanrılar görüyor. Aslında önceden olacak olayların bazı sahneleri geliyor gözünün önüne ve çocukluğunda yaşadığı bir travmadan dolayı kendi tercihi ile 7 yaşından beri konuşmuyor. 13 yaşındaki kardeşi Eli (Felix Cameron) sürekli annesi için endişeli. Onun uyuşturucuya yeniden başlamasından korkuyor.
Annesinin torbacı sevgilisinin uyuşturucu satmasını istemiyor. Onun da eroine yeniden başlayıp kötüleşmesini istemiyor.
Annesine sen bir torbacı ile yaşayacak bir kadın değilsin. Üniversiteye gidebilirsin. Bir okulda danışmanlık yapabilirsin diye akıl veriyor.
Aileyi bir arada tutan harç: “Onların birbirlerini çok sevmeleri.” Annesinin sevgilisi çocuklara bildiği yoldan sevgisini gösteriyor. Amacı para kazanıp ailesine iyi bir hayat yaşatmak.
Bu yüzden kötü şeyler de yapıyor.
Bu filmde beni sinirlendiren annenin hep bir erkeğe ihtiyaç hissetmesi ve çocuklarını mağdur etmesi.
Anneler yalnız kaldıklarında çocuklarının ona ihtiyacı olduğu sürece tek başlarına onlara bakmanın bir yolunu bakmak zorundalar bence. Ben başka bir adama; hadi bakalım, ondan özür dileyin, dedirtmem, kendi huzurum için. Bu kadın sevdiği adamla kalabilmek için hep çocuklarına boyun eğdirmek istiyor. Onun sevgisinden faydalanıyor.
Çocuklar annelerini seviyorlar. Başka sevgi bilmedikleri için de annelerinin sevgisini doğru sevgi sanıyorlar.
En etkileyici sahne: “ Çocukların annesi hapse giriyor. 13 yaşındaki çocuk annesinin orada yeniden uyuşturucuya başlayacağından korkuyor. Hapse girmeye karar veriyor. Onun yanına gidip onu önemsediklerini, onun için endişelendiklerini annesinin yüzüne söylemek istiyor. Böylece onun kendini iyi hissedip uyuşturucu kullanmayacağını düşünüyor. “
Dizi gazeteci yazar Trent Dalton’un ilk romanından uyarlanmış. Otobiyografik bir eser. Yazarın gerçek hikâyesinden alıntılar yapılmış.
İki kardeş etraflarında anormal insanlar olmasına rağmen hayattan umudunu kesmeyen iyilikle etraflarına bakan bir yaradılışa sahip çocuklar.
Eli’nin uzun zamandır bir mektup arkadaşı var. O da bir mahkûm. Ona ailesinden bahsederken Kanun kaçağı bir ailede büyünce hayat çok farklı oluyor, diyor.
Boktan bir hayatımız var. Hiç yüzümüz gülmedi, demiyor.
Dizide iyilik meleği yaşlı bir adam var. Zengin yaşlı adam ödüller veriyor. Muhtaç insanlara yardım ediyor. Adamın karanlık yanında polisler, gazeteciler, kiralık katiller var.
Gazeteci bir kadın kendi gibi gazeteci olmak isteyen Eli’ye biz gün ışığız, diyor. Bu karanlıktan beslenen gölgedeki adamları ışığımızla ortaya çıkarıp kül olmalarına sebep olacağız diyor.
Ve bir metafor da mavi kuş metaforu. Ölüm kaçınılmazdır. Her ne yaşarsan yaşa, sonun ölü bir mavi çalı kuşudur.
Güzel günlerde görüşelim. Görüşmelerimiz iyiliklere vesile olsun.''