21 sivil toplum örgütü, yayınladıkları ortak basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
‘Kirli savaşa karşı tutum alıyoruz’
“Yaşanan son gelişmeler karşısında, toplumumuzun manevi, insani ve toplumsal duygu ve değerleri daha da fazla tahrip edilmeden ve özellikle de önümüzdeki seçimlerin demokratik, özgür ve güvenli bir ortamda yapılması ve halklarımızın özgürlük ve demokrasi taleplerinin yaşam bulması için, toplumumuza ve insanlığa karşı sorumluluk bilinciyle, tarafların kaygı ve beklentileri bir yana, yürütülmekte olan bu kirli savaşa karşı tutum alıyoruz.
“Geçtiğimiz son üç yıl içerisinde geliştirilen diyalog ve çözüm çabaları ve çatışmasızlık ortamı; ekonomik, sosyal ve siyasal yaşam başta olmak üzere, toplumsal yaşamın her alanında büyük bir rahatlama ve gelişmeler sağlamış; silahlı çatışma ve öldürmeleri sona erdirmişti. En son Dolmabahçe Sarayında kamuoyuna açıklanan metin, Kürt sorununun demokratik çözümü için tarihi bir fırsat sunmuş ve geniş bir halk desteği görmüştü.
‘Süreç heba edildi’
“Ancak sorunun köklü ve kalıcı çözümüne odaklanılmamış, yasal ve anayasal değişiklikler üzerinde çalışılmamış, aksine Dolmabahçe Mutabakatının bir yana bırakılarak süreç heba edilmiştir. Aynı gelişmelere paralel olarak Sayın Öcalan ile yürütülen görüşmeler kesilerek süreç fiilen sona erdirilmiştir.
“Silahlı çatışma sürecinin hiç kimseye bir şey kazandırmadığı, kazandırmayacağı ve bu sürecin kazananının da olamayacağını, kırk yıllık ağır çatışmalı süreç deneyimi bize fazlasıyla öğretmiştir. Türkiye halkları olarak bütün sorunlarımızı diyalog ve müzakere ile çözmek dışında bir şansımızın olmadığının herkesin bilmesi gerekir. Barışçıl çözüm yoluna dönülmesi için, tek taraflı / çift taraflı vb. kavramları geride bırakarak derhal yerleşim yerlerindeki çatışmalara son verilmeli, seçimlerin demokratik ve güvenli bir ortamda yapılması için azami özen gösterilmelidir.
‘Diyalog ve müzakere süreci yeniden başlatılmalı’
“Demokratik bir süreç olan seçimlerin tezahürü nasıl olursa olsun, hükümeti hangi parti kurarsa kursun, hiç zaman kaybedilmeksizin ilk iş olarak diyalog ve müzakere süreci yeniden başlatılarak ateşkes ilan edilmelidir. Bu talep, tüm taraflara bir çağrımızdır.
“Bu bağlamda Sayın Öcalan ile kesilen diyalog sürecini yeniden başlatmak, bu süreci müzakereye dönüştürerek ilerletmek, halkımızı büyük acılara gark eden ve ülkemizi her açıdan büyük belirsizliklere ve uçurumlara sürükleyecek olan bu çatışmalı sürece son vermek için adım atmaya davet ediyoruz.
“Hiçbir gerekçe sivil yerleşim yerlerinde yapılan eylem ve saldırılar ile bunlara karşı yapılan ve ağır tahribatlara ve çocukların ölümüne neden olan operasyonları, yerlerde sürüklenen insan bedenlerini/cenazeleri ve bu kirli savaşı haklı gösteremez.
“Türkiye toplumunun tüm kesimlerinin bu çatışma sürecini onaylamadığını, benimsemediğini, yerleşim yerlerindeki çatışma ve operasyonlardan da en çok sivil Kürt halkının mağdur olduğunu ifade etmek isteriz.
‘İnsancıl hukukunun ilkelerine uyulmalı’
“Bir an önce silahlı çatışma sürecinin sona ermesini umut ve talep etmekle birlikte; çatışma durumunda da toplumun ahlaki ve manevi değerlerine, çatışma hukukunun ya da diğer bir ifadeyle insancıl hukukunun asgari ilkelerine uyulmalıdır.
“Bu çerçevede; sivil yerleşim yerlerinde çatışmalara zemin oluşturan ve toplumun sosyal, ekonomik, eğitim ve sağlık gibi günlük yaşamını derinden etkileyen fiil ve uygulamalardan kaçınılmalı, toplumumuzun vicdanını rahatsız eden eylem ve operasyonlar sonlandırılmalı, sivillerin ölümüne neden olabilecek silahlı saldırılara, operasyonlara, yargısız infazlara ve işkence uygulamalarına derhal son verilmelidir.
“Diyarbakır’daki sivil kurumlar olarak, demokratik sürece katkı bakımından üstümüze düşen her türlü sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu önemle ifade etmek isteriz. Bu amaçla Hükümetin gerekli izni vermesi durumunda silahların devreden çıkarılmasına büyük katkı sağlayacağını düşündüğümüz Sayın Öcalan’la görüşerek kendilerinin mesajlarını topluma sunmak istediğimizi belirtmek isteriz.
“Bu bağlamda,Türkiye kamuoyunu, siyasi kurumlarını, sivil toplum örgütlerini, sorumluluk sahibi herkesi ve her kesimi bu çatışmalı sürece karşı tutum almaya, karşı koymaya çağırıyoruz.”
İmzacılar
Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO), Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB), Diyarbakır Ticaret Borsası (DTB), Doğu Güneydoğu Sanayici Ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED), Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır İş Kadınları Derneği (DİKAD), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu özel Güvenlik İşçileri Sendikası (DİSK GÜVENLİK-SEN), İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Doğu Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSİAD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİAD), Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (DİSK GENEL-İŞ) 1 No’lu Şube, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (DİSK GENEL-İŞ) 2 No’lu Şube, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Bölge Temsilciliği, Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED), Mali Müşavirler Odası.İMC