Sizler için o ilçeyi ziyaret ettik, ilçe'yi Gazeteci Yazar, Yüksekova Ticaret Odası Başkanı İrfan Sarı'dan dinleyelim istedik. işte o röportaj...
Göreve ne zaman geldiniz ve bu süreç boyunca hangi projeleri hayata geçirdiniz?
On beş yılı geçkindir Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığını yapıyorum. Bir terzi esnafı olarak başlamış olduğum bu görevi sürdürmek zordu. Ama yıllar bir çırpıda bitti. Özellikle yaşadığımız coğrafya, siyasi karmaşaların belirgin çatışmasına saha olmuştu. Burada görev yapmak Kürtlerin yaşamına tanık olmak demektir. Bir Kürt birey olarak proje üretmek kaçınılmaz olarak önümüzde duruyordu. Ancak proje ne demek bilmiyorduk. Adı bizim için dükkan olan bu kobiler dolayısıyla projeler bize çok uzak bir dili hatırlatıyordu ancak.
Her şeyden önce kapalı kapılar ardında yapılan meslek örgütlerinin şeffaf bir şekilde yapılmasını başardık. Bizimle başlayan bu demokratik durum bu gün gündem olabiliyor.
Avrupa birliği ile dezavantajlı guruplara, kayıt içi işletmelere yönelik, meslek standartlarını yükselten bir çok projeye imza attık. En önemlisi Hakkari esnafını ve sanatkarını Ankara’da en üst düzeyde temsil etme başarısını elde ettik. Hakkari tarihinde ilk olan bu başarı benim şahıma ait değil bana güvenen Hakkari ili İlçelerinin Esnaf Ve Sanatkarlarının başarısıdır.
Türkiye genelindeki 3000 odanın içinde ilk 20’ler de olmak profesyonellik isterdi işte biz esnafımızla bunu başardık. Anlamlıdır. Biz bu anlamı boşa çıkarmayacağız.
Kente ticaret yaşamında ön plana çıkan sektör hangisidir?
Bizim gibi küçük kentlerde yeni diyebileceğimiz her meslek caziptir. Kültürümüze, klasik ticaret anlayışımıza denk gelen meslek gurupları ise yaşamımıza denk düşer her vakit. Değişen dünya koşullarına yetişmek Yüksekova için uzak değildi. Ama hep siyasi bir yelpazenin rüzgarında kaldı. Savaş denilebilecek bu yelpaze de sürekli bir göç hali, ve sürekli bir yer eğişimi ile birlikte, sınır kentlerinin karşı karşıya kaldığı fırsatları da yakaladı. En çokta kaybetti. Taktir edersiniz ki bu istasyonda tren beklemek, trenin gelmemesini bilmekten daha acıdır.
Bu vesile ile sadece günü birlik yaşamak, aile geçindirmek üzerine kurulu işletmelerimizin arasında hep yemek ve saç ve cilt bakım sektörleri ön plandaydı. Şimdi de değişen bir durum bulunmamaktadır.
Yatırımcının tercih ettiği sektörler hangileridir. Ve bu alanda yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri nelerdir?
Şimdilerde özellikle, süt ve sür ürünleri, yer altı madenleri ciddi yatırım talebi alıyor. Ancak kabul edelim ki; yatırım güvenli alan tercih eder. Bu da yaşamış olduğumuz coğrafyada neredeyse imkansız duruyor. Yasaklı alanlar, özel güvenlik bölgeleri, yatırımı ürkütüyor. Kabul edilecek en önemli durum ise, coğrafyayı kurnaz ve risk faktörünü seven sermayeler istila eder. Ve bu istila hiç görünmez.
Bizim Kobilerimiz modern ticaret anlayışına yakındır. Vitrinini geniş tutar hafızalara kazınacak akıllılıktalar. Ancak önünü görememektedir. Bu koşulları ortadan kaldıracak siyasi hamleler, politikalar olmalıdır.
Fakat biz işletmelerimizde yaşamı yakalamak ve payımıza düşen sermayeyi büyütmek için üstün çaba içinde olmayı sürdürüyoruz. 2016 da ki Yüksekova yıkımında, zarar görmeyen tek bir işletmemiz bile kalmamasına rağmen, en erken ayaklanmayı nasıl başardıksa bundan böyle de bu inancı sürdüreceğiz.
Eğer politik ve siyasi hamleler, projeler hayat bulmazsa istikrarlı bir büyümeyi asla yakalamak mümkün olmayacaktır.
Sanayileşme de kentte durum nedir?
Sanayide iddialı bir kent değiliz. Olmamızda mümkün değil. Global dünya da sanayi hamlelerine karşı düşük bir sermaye ile rekabet hayalî olur. Bir kere pazara çok uzağız ve ham madde neredeyse yok. Fakat buna rağmen ufak tefek girişimler oldu. Özellikle tekstilde.
Küçük sanayide ise çok başarılı, rüştünü ispatlamış bir Yüksekova sanatkarı portresi vardır.
Çatışmalı süreci ve Ohal koşullarında kentte yaşamı nasıl etkiledi?
1600 İşyerimiz kökten zarar gördü. Dolayısıyla bütün kentin para damarları koptu. Çünkü Yüksekova ekonomide atardamar görevi yapıyordu. Sınır ticareti, kabul edelim etmeyelim sınır aşımı (kaçakçılık) ekonomi tabana yayılıyordu. OHAL koşulları adı geçen sınır aşımını durdurma noktasına getirdi fakat beraberinde normal işleyişi de sekteye uğrattı. Adı üstünde olağan üstü hal, olağan dışı bir uygulama da olağan şeyler beklenmez. Agresif para, stresli işletmeler büyümekten pay almaz. Sürekli geriler.
Çatışmalı süreçte ise, çatışan guruplar arasında sıkıştık. Kimseye derdimizi anlatamadık. Ürettiğimiz hizmetlerin karşılığı kalmamıştı. Kepenklerin kapatılması süreklilik kazanmıştı. Gaz bombalarını bıraktığı zehirlerin içinde gıda ürünleri satmak akıllıca değildi ama mecburduk. Yaşam kavgası böyle bir şeydi.
Açıklanan teşvik paketlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşvik paketleri gerçekçi değil. Sadece durumu kontrol altına almaktır. Politik bir tedbirdir. Özellikle Hakkari de paketlerin siyası rant uğruna açıldığını geçmişten bu güne herkes biliyor. Bunun bir karşılığı yoktur. Çatışmanın olmadığı, huzur ve güven ortamın sağlandığı ortamlara uyan teşvikler anlaşılabilir ancak bu dönem de söylemden öteye geçemez.
Esnafa ve bölgeye hükümetin yaklaşımını nasıl yorumluyorsunuz?
Aslında bir iyi niyet var esnafa karşı, ama ülke gerçekleri de ortada. Sosyal güvenlik primi, esnaf cirosunun üstünde. Esnafın %60 primini ödeyememektedir. Vergiler, kira, elektrik, işçi sigortasıyla debelleşen, sürekli stresle yaşayan sermayeler sahibiyiz. Bu durumdan uygulanabilir politikalar yaratmaya çalışıyor esnaf sanatkarlar genel müdürlüğü ile bakanlık. Fakat uzadıkça uzuyor bu durum. İyileşmelerin biri yapılırken bir diğeri doğmaya başlıyor. Tahammül edebilinir bir sermayeye kavuşmak bu koşullarda zor bile olsa, bir iyileştirme çabasını görüyor olmakta iyidir.
Ayrıca ekonomik olarak iyi olmak mümkün olabilir, fakat siyasal gelişmelerin gölgesinde ekonomi tek başına tatmin edemez. Bu haliyle hükümetin yaklaşımı görülüyor ancak sonuçsuz kalıyor.
Ticaret açısından ele alırsak Yüksekova'daki olaylar kenti nasıl etkiledi??
Tarihte böyle bir şey görülmedi. 3 ay boyunca tüm şehir boşaldı. Tüm işyerleri yıkıldı. Şehrin 3/ 1yerle bir oldu. % 10 civarında göç yaşadı. Varlıklı insanlar birkaç ay içinde evine ekmek alamaz duruma geldi. Meslekleri gitti ellerinden insanların. Bunalımlar, depresyonlar yaşadı halkın çocukları. Psikolojisi bozuldu gençlerin. Bir kent başına gelecek en büyük belayı yaşadı. Daha büyük bir bela yok.Roma’dan sonra yakılan kent.
Hükümetin bölge için açıkladığı teşvik paketi ve ekonomik tedbirleri nasıl yorumluyorsunuz?
başta da anlatmıştım. Gerçekçi ekonomik politikalara ihtiyaç var. Cazibe merkezleri ya da teşvikler için Hakkari uygun bir coğrafya değil üretim sektörleri yok. Ancak hayvancılık, tarım geliştirilir ve teşvikler sağlanırsa beraberinde yan sanayiyi getirir. Günün yirmi dört saati teşvik paketleri açıklayabilirsiniz ancak sonuçsuz kalır bu açıklamalar. Keza alt yapısı olmayan bir imkansızlıktan söz ediyoruz.
Şayet OHB (Organize hayvancılık bölgesi) açılırsa. Küçük baş yününden iplik fabrikaları oluşur, gübre fabrikaları, yem fabrikaları ki bu ürünler tamamen organik olacak kalitede de olur.
Et ve et ürünlerinin şahlanışı yanı sıra halkın alım gücüne uygun olur. Süt ve süt ürünleri toplumun ihtiyacını karşılar.
Yanı sıra bitki florasından ilaç sanayisi ve kozmetik alandan istifade edilir. Büyük atölyeler ve laboratuarlar gelir alana. Cazibe merkezi böyle oluşur. Balcılıkta dünya çapında bir kalite oluşur. Ham madde ve ürün bu topraklarda ve ellerimizin altında duruyor. Uzakta aramak hayalcilik olur.
Yüksekova'nın il olma durumu ne aşamada il olması Yüksekova'ya ne katacak sizce?
Hükümet özellikle sayın cumhurbaşkanı bu konuda kesin bir karar içindedir. Verilmiş bir karar var ve ilan edilecek uygun zaman aranıyor. Tabi bunun için gerekli alt yapı, bütçe ayarlaması lazım geliyor. Ha deyince olacak bir şey değil. Yüksekova’ya il durumunda sadece il havası katacak bu karar. Biraz bürokrasi artacak, kamu ihaleleri artacak. Tembel edilmiş bir toplum yapısı oluşacak. Ancak il ile birlikte desteklenir yatırımlar gelirse bu büyük kazanım olur. Taban beslenir buradan. Çalışan üreten insanlar topluluğu oluşur. Tabiî ki hükümet bu konuda programını oluşturmuştur. Hangi zeminden nasıl bir kalkınma sağlanırı hesaplamıştır. Uzun sürmeyecek gibi il olma ilanı. Ama yine de temkinli olmayı elden bırakmamak gerekir.
Yüksekova Esendere sınır kapısının son durumu nedir?
BU KENT İÇİN EN ANLAMLI YATIRIMLAR SINIR KAPILARI OLUR. Esendere, derecik, üzümlü sınır kapıları potansiyel gelir kaynaklarıdır. Bu üç sınır kapısı ticaret mantalitesine kavuşturulunca kent kalkınır. Zira bu potansiyel var. İthalat ve ihracat için yaratılmış karşılıklı olarak alışverişin yapılabileceği ülkeler var ortada. Çünkü dünya artık ithalat ve ihracatla ayakta kalıyor.
Yüksekova'daki Kayyum'un çalışmalarını nasıl yorumluyorsunuz?
Doğru bir soru, belediye değil kayyum çalışmaları. Aslında hükümetin çalışmalarıdır bunlar. Kaynağı hazine olan bu çalışmalar öteden beri eksik olan kanalizasyon açısında sevindirici. Keşke şehir yıkılmadan yapılabilseydi bu çalışmalar. Ancak hayat devam ediyor. Gelecek için, kanalizasyon, su, elektrik çalışmalarının yer altına inmesi muazzam. Geri dönüşüm merkezinin yapılacak olması ise sevindiricidir. Keza toprağın ve suyun zehirlenmemesi doğal bir yaşamın geleceği için önemlidir. Her anlamda hizmet kusurluydu bizim kent. Şimdi bir hareketliliğin var olması umut vericidir. Umarım şantiyeye dönen şehir bir an önce biter. 2018 yılında Toki konutları bitmezse, ev kiraları alıp başını gidecek. Pahalı bir memleket olmak bu anlamıyla talihsizliktir. Ayrıca çukurlardan yükselen toz toprak, çamur hayatı yavaşlatır.
Doğal olarak şantiye alanında kayyum çalışmaları vardır. Görev yapılmaktadır. Ancak şeffaflık noktasında, hesap verilebilinirlik noktasında durumda bir değişiklik bulunmuyor.
Belediyecilik belki tüm alt yapı çalışmaları yapıldıktan sonra gözle görülebilir dereceye kavuşur. Şimdilik görünürde bir şey yok. Bildiğimiz günübirlik işler yürütülüyor.
Son olarak dergimiz aracılığıyla ne söylemek istersiniz?
Ekonomi bildiğimiz gibi rakamlardan oluşmuyor. Uzun vadeli yatırımlar üzerinden oluşur. Sürdürülebilir mantaliteler üzerine konuçlanır. Yenilenebilinir enerji kaynakları ile güçlendirilir. Günün teknolojik şanslarından ve imkanlardan faydalanılır. Kamu ihalelerine dayalı bir ekonomi uzun yaşayamaz. Ayrıca kamu ihalelerinden elde edilen gelirler kentin ekonomisi içindeki yerini almaz. Uçar. Kentin kamu ihalesinden elde edilen karlar başka kentlerde yerini alır. Ve acımasız olan da budur. Kendin döner sermayesi bir şekilde çalınıyor böylece. Ayrıca zincir marketler de bu düzeyde bir sıcak parayı emer piyasalardan. Yatırımcılar bu sermaye kaçışını gördüğünde buralarda yatırımın tehlikeli olduğu algısına kapılır. Zaten OHAL koşulları var. Ve yasaklar sürüyor.
Halkımızın gerçek anlamda üretime geçmesi gerekiyor. Devlet destekli bir hayat tüketim mantığını geliştirir. Bakıma muhtaç hale getirir. Ancak üretimin her türlüsü bağımsız bir ekonomi geliştirir.
Bu vesile ile okuyucunuzla buluşmanın şansını yakaladığım için mutluyum. Şahsınızda size ve emekçilerinize teşekkür ederim.
Röportaj İshak Kara - XGÜNDEM Dergisi Ocak Sayısından.derlenmiştir..