Anayasa Mahkemesi’nin 82 sayfalık kararında, TÜRKSAT işgal davasının sanıklarından mühendis Aydın Yavuz ve diğerlerinin yaptığı hak ihlallinin reddedildiği anlatıldı. OHAL süresince alınacak tedbirlerin, devletin takdir hakkı kapsamında olduğuna yönelik AİHM, Avrupa Konseyi ve Venedik Komisyonu kararlarına yer verilen kararda, OHAL sürecinde temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılamayacağına dair bir hüküm bulunmadığı, dolayısıyla bu başvuruları mahkemenin inceleme yetkisinin bulunduğu belirtildi. Türkiye’de olağanüstü durumu oluşturan temel olayın 15 Temmuz darbe teşebbüsü olduğu, 250 kişinin hayatını kaybettiği ve çok sayıda kişinin yaralandığı belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi: “Egemenliğin sahibi olan millet ve demokratik anayasal düzenin tüm unsurları, darbe teşebbüsünü kararlı bir direnişle kısa sürede engellememiş olsalardı ya bir grup zorbanın mutlak egemenliğini kabul edecekler ve onun hiçbir demokratik denetimine tabi olmayan iradesine boyun eğecekler ya da direnmeye devam edeceklerdi. Birinci ihtimal bir milletin demokratik açıdan ölümü anlamına gelecekti. İkinci ihtimal olan çatışmaların uzaması ve yaygınlaşması, devlet otoritesinin hatta devletin tamamen ortadan kalkması riskinin yakın, ciddi ve açık bir tehdit olarak ortaya çıkmasına neden olacaktı.”
Başvurucuların OHAL ilanından üç gün sonra tutuklandığı, tutuklanmalarına dayanak suçlamaların OHAL ilanını gerekli kılan olaylarla doğrudan ilgili olduğu belirtilen kararda, “Başvurucuların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik tutuklama suretiyle yapılan müdahalenin anayasa ve kanunun öngördüğü anlamda meşru bir amacının bulunduğu anlaşılmaktadır” denildi.
Kararda, başvuruculardan Burhan Güneş ve Aydın Yavuz’un ByLock kullanıcısı olduğu, bu tespitin suçun işlendiğine dair “kuvvetli belirti” olarak kabul edildiği, bu durumun anılan programın özellikleri itibarıyla temelsiz ve keyfi bir tutum olarak değerlendirilemeyeceği belirtildi. Başvurucuların tutukluluk süresinin yaklaşık 11 ay olduğu belirtilen kararda, tutukluluklarına ilişkin ret kararlarında belirtilen kaçma şüphesi, delillerin karartılması ihtimali, suça ilişkin yaptırımın ağırlığı, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalması gerekçelerinin tutukluluk süresi itibarıyla ilgili, yeterli ve makul olduğu sonucuna varıldığı kaydedildi.
Duruşmasız tutukluluk
Başvurucuların tutukluluk durumlarının 8 ay boyunca duruşmasız olarak incelenmesinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ile bağdaşmadığı belirtilen kararda, buna karşılık tutuklu binlerce kişinin tutukluluk incelemesi için adliyeye getirilmesinin ciddi bir güvenlik sıkıntısı yaratacağı, bu nedenle söz konusu sınırlamanın “durumun gerektirdiği ölçüde” bir tedbir olduğu ve olağanüstü hal döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen anayasa 15. maddeye uygun olduğu savunuldu.
2 bin ihraç FETÖ’den değil
Kararda, KHK’lerle alınan tedbirlerle aralarında yüksek mahkeme üyelerinin de bulunduğu 4 binin üzerinde yargı mensubu ile yaklaşık 98 bin 500 kamu görevlisinin meslekten ihraç edildiği belirtildi. Kararda, kamu görevinden çıkarılan 1.400 kişinin tekrar mesleğe geri alındığı da kaydedildi.