'DURUN ARTIK!'
"Biz bu ülkenin kadınları olarak barış istiyoruz" diye sözlerine başlayan Hacısoftaoğlu, nasıl bir meclis, nasıl bir ülke istediklerini oylarla anlattıklarını ancak iradelerinin hiçe sayıldığını hatırlattı. AKP'nin çözüm sürecini durdurduğunu ve savaş diline döndüğünü belirten Hacısoftaoğlu, "Kanı yerde kalmayacak dedikleriniz bizim çocuklarımız. Feda edebileceklerini söyledikleriniz bizim çocuklarımız, bizim yakınlarımız. Öldükleriniz bizim çocuklarımız” dedi.
“Biz kadınlar, bir savaş ve çatışma ortamını kabul etmeyeceğimizi buradan ilan ediyoruz” diye vurgulayan Hacısoftaoğlu, şöyle devam etti: "Silahlı-silahsız tüm taraflara 'artık bir durun' diyoruz. Haklı-haksız tartışmasını bir kenara bırakarak, 'o başladı, bu başladı' demeden durun. Öldürmeye değil, yaşatmaya çalışın. Kadınlar olarak ölümün değil, yaşamın tarafındayız. Silahların susturulmasını ve diyalog ve müzakerelerin tekrar başlamasını istiyoruz. Demokratik çözüm yolları hayat geçirilsin ki, barışa dair umudumuz beklentimiz hayat bulabilsin. Barış için gerçek adımlar atılsın ki bu ülkenin çocuklarının bir geleceği olabilsin.
Hiçbir savaş çığırtkanlığına, kışkırtıcılığına prim vermeyeceğiz. Ayrımcılığın ortadan kalkması, adaletin tesis edilebilmesi hepimiz için eşit ve özgür bir yaşam ancak barış ortamında mümkündür. Biz yok sayılmanın, yok edilmenin anlamını hayatlarımızdan, verdiğimiz mücadeleden iyi biliriz. Barış için ısrar edeceğiz."
'TÜM KADINLAR BARIŞ İÇİN SES OLMALI'
Açıklamanın ardından kadın örgütleri sürece ilişkin soruları cevapladı.
KA-DER Genel Başkanı Gönül Karahanoğlu, akan kanın acilen durdurulması için kadınların iradesinin çok önemli olduğunu söyleyerek, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, hangi ideolojiye ait olursa olsun tüm kadınların barış için tek ses olması gerektiğini altını çizdi. 7 Haziran ‘da yüzde 86 seçmenin katımıyla bir seçimin gerçekleştirildiğini ve milli iradenin ortaya konulduğunu söyleyen Karahanoğlu, bu ortaya konan iradenin hiçe sayılarak, ülkenin böyle bir çatışma ortamına sürüklenmesini kesinlikle kabul etmediklerini vurguladı.
TTB Kadın Komisyonu Sözcüsü Şahika Yüksel, TTB olarak önümüzde hafta Amed'e gideceklerini aktarırken, Barış İçin Kadın Girişimi’nden Nükhet Sirmen, çatışmalar başladığından beri Türkiye’nin birçok yerinde barış stantları kurduklarını ve savaşa karşı ses çıkarttıklarını belbelirtti. Sirmen, "Savaşa karşı ses çıkartmaya ve barışı haykırmaya devam edeceğiz" diye ekledi.
'MÜZAKERELER ACİLEN BAŞLATILSIN'
Kadın İnsan Hakları ( KİH) Sözcüsü Zelal Ayman, 1990’lı yıllardan bu yana kadın hareketi olarak savaş, çatışma ortamının, ataerkil şiddetin çok ciddi oranda arttığına dikkat çekti. "Şiddet ne kadar artarsa, kadınlara yönelik şiddet o kadar keskinleşir" diyen Ayman, bu gerçeğin zaman zaman unutulduğunu ve görmezden gelindiğini belirterek, "Oysa en son bir kadın gerilla infaz edildikten sonra sokakta çıplak bedeninin teşhir edilmesi, '90’lı yıllardaki zihniyetin ve vahşetin ortadan kalkmadığını gösterdi" diye konuştu.
"Savaş ortamı çoğu erkek politikacıların bizi getirdiği noktadır” diyen Kadınlara Hukuki Destek Merkezi Sözcüsü Çiğdem Aydın, savaşın toplumları hastalandırıldığını, umutsuzluğa sevk ettiğini ve çıkmaza soktuğunu vurguladı.
'AKP SAVAŞI TECAVÜZDEN CEZA ALAN KOMUTANLARLA YÜRÜTÜYOR'
İstanbul Feminist Kolektifinden Filiz Karakuş ise, öncelikle silahların susması ve barışın konuşulması gerektiğini belirtti. Uzun yıllardır kadın-erkek eşitsizliğini derinleştiren bir iktidar ile karşı karşıya kaldıklarını hatırlatan Karakuş, bu savaşın bütün savaşlarda olduğu gibi kadınların üzerindeki baskıyı daha da artırdığına işaret etti. Karakuş, 1990’lı yıllarda iki kez tecavüzden yargılanan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından ceza alan Musa Çitil’in bugün Amed'e komutan olarak atandığını söyleyen Karakuş, bu atamalarla ve uygulamalarla AKP'nin savaşı nasıl yürüteceğine gösterdiğini, iktidar uğruna başlatılan bu kirli savaşın derhal sonlanması gerektiğini kaydetti.Anf