Fransa Cumhurbaşkanının ilan ettiği konular içinde belki en çok tartışılır olan Suriye sınırları içinde IŞİD’i bombalamaya karar vermesidir. Zira daha önce Hollande, Suriye sınırlarında IŞİD’i bombalamayı reddediyordu ve nedeni ise IŞİD’in zayıflamasının Beşar Esad’ı güçlendirmesiydi. Peki, bugün bu gerekçe artık geçerli değil mi? IŞİD’in kimi pozisyonlarının bombalanması Suriye iktidarını güçlendirmez mi? Fransa’nın stratejik değişikliğinin arka planını anlamak için Hollande’ın öne sürdüğü argümanlardan hareket ederek ülkenin içinde bulunduğu durum ve oluşacak uluslararası bir durumda üstlenmek istediği pozisyonun ne olduğuna bakmak gerekir.
RUSYA’NIN ASKERİ DESTEĞİ GÜNDEMDE
Hollande’ın basın toplantısının ertesi günü Fransız savaş uçakları Suriye sınırlarına girerek detaylı resimler çekmeye başladı. Kuşkusuz bu resimler IŞİD’in pozisyonlarını tespit etme, somut olarak güçlerini görme açısından önemli ipuçları sunacaktır ama bunun yanı sıra Suriye hükümetinin gücü ve ona destek çıkanların ne düzeyde yardım yaptıklarına dair önemli bilgiler de verecektir. Örneğin son günlerde Fransa’nın en önemli gazetelerinde Rus askerlerinin Suriye’de savaşa aktif katıldıklarına dair çıkan haberlerin sayısı artmaktadır. Rusya aracılığıyla İran’la yapılan nükleer sözleşmeden sonra, İran’ın uluslararası düzeyde meşruiyet kazandığı, buna bağlı olarak da Suriye sorununun, daha doğrusu Esad sorununun siyasi bir çözüme doğru evrildiği çokça yazılan bilgiler arasında.
'ESAD’SIZ BİR REJİM BANA YETER'
Kuşkusuz Türkiye’nin de artık ABD’nin bölge stratejisine tamamen bağlanmayı kabul etmesi, ayak sürmeden vazgeçmeyi kabul etmesi, Suriye sorununda siyasi bir çözüme yaklaşıldığı kanaatini güçlendiriyor. Bu koşullarda, Fransa hükümeti 2 yıl önce Esad’ın kafasına bombaları yağdırma eğiliminin başını çekiyor olsa da, artık uluslararası konjonktür farklı bir çözümü dayattı. Bunun dışında kalma, Fransız emperyalizminin bölge çıkarlarını göz ardı etme anlamına gelirdi. Kuşkusuz, Fransa birden Esad’ın dostu olmayacak ve hâlâ Suriye liderinin gitmesini talep edecektir ama bu rejimi yıkmak için savaşan başka bir güce karşı bombalamayı kabul etmesi, fiili olarak “Esad’sız bir rejim bana yeter” anlamına geliyor. Kaldı ki böyle bir çözüme ne Rusya kapalı, ne de aslında İran. Esad’ı değil, kendi çıkarlarını savunuyorlar. Fransız sağ partisinin önde gelen isimleri bugüne kadar Hollande’ı bu konuda eleştiriyorlardı. Örneğin eski Başbakan ve Sarkozy’nin başkanlık yaptığı “Cumhuriyetçiler” partisinin önde gelen isimlerinden Alain Juppe aylardır Hollande’un bugün yapmak istediğini ifade ediyor. Yine aynı partinin Politbüro üyesi Bruno Le Maire daha da ileri giderek, Suriye’ye asker gönderilmesini, Xavier Bertrand ise “IŞİD’e karşı topyekûn bir savaş” başlatılmasını savunuyor. Bu kararla, Hollande gelecek seçimlerde sağın bir kısmının eleştirilerinin önünü kesmiş oluyor.
STRATEJİ DEĞİŞİKLİĞİNİN 2 NEDENİ VAR
Ama François Hollande’un stratejik değişikliğinin en azından farklı 2 iç nedeni daha var. Basın toplantısında Fransa Cumhurbaşkanın şu sözleri bu nedenlerin birisini anlama açısından önemli: “Binlerce ailenin göç etmesinin nedeni, IŞİD’in gerçekleştirdiği katliamlardır.” Bu kuşkusuz doğrudur, dün de doğruydu, bugün de IŞİD’den kaçan yüz binlerce insan var. Ama dünden farklı olarak bugün bu insanlardan on binlercesi Avrupa’nın kapısına dayanmış durumda ve binlerce insan da yollarda, ya da denizlerde can veriyor. Mülteciler sorunu artık Avrupa’nın her yerinde insani duygular ifade edilerek atlatılabilir bir sorun olmaktan çıktı ve acil çözümleri dayatıyor.
AŞIRI SAĞ GÜÇLENİYOR
Almanya’dan sonra Fransa da “kota” politikasını kabul etti, ama içerideki eleştiriler de hâlâ güçlü çıkıyor. Aylan Kurdi’nin cansız bedeninin resmi hâlâ milyonlarca insanın yüreğini yakmaya devam ediyor ve Hollande bu insanların kaçmasına neden olan koşulları oluşturan güçlerden birisi olmakla suçlanıyor. Ama diğer taraftan da bu durum, yıllardır ülke içinde oluşturulan siyasi koşullardan dolayı aşırı sağı güçlendirme, onun söylemlerinin daha etkili olması zeminini yaratmıyor da değil. Dolayısıyla göçmenlerin dalga olarak gelmesini engelleme, 2 yıl sonra gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ciddi bir tehdit olarak ortada duran aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisinin bu sorunu alet etmesini engelleme, bölge halklarını tehdit eden IŞİD’i kısa sürede etkisiz kılma, olmuyorsa da gücünü asgariye çekmeyi zorunlu hale getiriyor. Böylelikle Hollande, basın toplantısında yaptığı diğer önerilerden birisi olarak, Avrupa sınırında “kimlik tespit etme merkezleri” kurarak bu bölgeden gelen göç dalgasını, deyim yerindeyse, “kökünden” engellemeyi umuyor.
Diğer iç neden ise Fransa’da giderek daha fazla yaygınlaşan terör saldırıları. Kısa bir süre önce Amsterdam-Paris arası trende büyük bir katliam kıl payı engellenmişti. Daha önce yapılan saldırılar da göz önüne alındığında, yürürlüğe geçirilen ve istihbarat servislerine olağanüstü yekliler veren “anti terör yasalarına” rağmen yeni terör saldırılarının her an olabilir duygusunun toplumda güçlenmesi, hükümete bu alanda yeni adımlar atmasını zorunlu kılıyordu. Basın toplantısında Hollande’ın şu sözleri bu çerçevede bir anlam taşıyor : “Bize saldırı gerçekleştirmek isteyenler Suriye’den geliyor”. Kuşkusuz Suriye’de yapılacak birkaç bombalama bu tehdidi bitirmeyecektir, ama seçimlerin yakınlaştığı ve hazırlıkların başladığı ortamda bu karar bir propaganda rolü oynayacaktır.Evrensel