Başyazı, “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan basına ceza yağdırmayı seviyor” ifadeleriyle başlıyor.
Guardian başyazısında, “Türkiye’nin lideri basın hakkında çirkin ifadeler kullanıyor, Guardian hakkında da yalanlar söylüyor. Belki bize bir özür borçludur” ifadelerini kullandı.
BBC Türkçe’nin haberine göre, başyazıda şu ifadelere yer veriliyor:
‘Gerçekler kutsaldır’
“Sayın Erdoğan’ın Guardian’a yönelik suçlamasının hiçbir temeli yoktur. Guardian, Sayın Erdoğan’ın iddia ettiği şeyleri söylememiş ya da yazmamıştır…Burada geçen hafta yayımlanan bir başyazıda, AKP seçmenlerinin Türk toplumunun ‘daha fakir, daha az Batılılaşmış, ve daha dindar kesimlerinden’ oluştuğu ancak partinin daha genç ve daha çok şehirlerde yaşayan Türklerle bağ kuramadığı söylenmişti. Türklere, Sayın Erdoğan’ın, istediği gibi cumhurbaşkanın yetkilerini artırmasını engelleme çağrısı yapılmıştı. Pazar günkü seçimlerde olan da buydu zaten.”
“Guardian’a yönelik suçlama sinsice bir yalandır. Görünen o ki Cumhurbaşkanına yakın bir gazeteci bir şey uydurmuş, başkaları da bu görüşe dayanarak bazı yorumlar yapmış ve iddia sosyal medyada hızla yayılmıştır. Bu bilgiler, hiçbir şekilde kontrol edilmeden Sayın Erdoğan’ın Ardahan’daki konuşmasında yer almış, bu yalan hızla bir propogandaya dönüşmüştür.”
“Gazeteciler kelimeleri seçerken dikkatli olmak zorundadır. Yanlış bir şey yaptıklarında da, ki bazen yaparlar, bu yanlışı mümkün olan en kısa sürede görünür bir şekilde düzeltmelidirler. Çok ciddi durumlarda da özür dilemeleri gerekir. Guardian’ın tarihinde en uzun süre görev yapan Genel Yayın Yönetmeni CP Scott’ın deyimiyle ‘Gerçekler kutsaldır’. Siyasetçilerin de kelimelerini seçerken çok dikkatli olmaları, bahsettikleri gerçeklerin doğru olması gerekir. Sayın Erdoğan hem kelimelerini yanlış seçmiş, hem de gerçeklerden bahsederken kötü bir şekilde yanılmıştır. Belki de özür dileyecektir.”
Ne olmuştu?
Guardian 1 Haziran tarihli başyazısında, “Cumhurbaşkanı’nın dikkate değer siyasi yetenekleri bozulmamış gibi görünüyor, ancak denge hissi onu terk etti. Ama geleceğin Türkiye’ye getirecekleri için endişeli olunmasının daha temel bir nedeni var. Erdoğan, Türkiye toplumunun yoksul, daha az Batılılaşmış ve daha dindar kesimindeki seçmenleri üzerindeki gücünü artırdı. Ama genç, çevre, cinsiyet temelli şiddet, etnik ve dini çoğulculuk ile aktivizm konularında endişeli insanlarla hiçbir bağı yok. Erdoğan, toplumun yarısını elinde tutarken, diğer yarısını kaybetti. Bu sağlıklı değil” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 6 Haziran’da Ardahan’da düzenlediği mitingde Guardian gazetesinin başyazısına yönelik şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bakınız Bir ingiliz gazetesi ne diyor biliyor musunuz? Tam Batılaşmamış yoksul Müslümanların kendilerini yönetmelerine izin verilemez.Sen kimsin be, sen kimsin terbiyesiz. Haddini bil! Ne zamandan beri size böyle bir yetki verildi. Türkiye, artık mandaların egemen olduğu bir Türkiye değil. O tarih oldu. Artık bu milletin bu gerçek evlatları bu ülkenin sahibi.”
New York Times, Die Zeit ve The Economist
Erdoğan burada yaptığı konuşmada ayrıca, New York Times, Die Zeit ve The Economist dergisi için ise şu ifadeleri kullanmıştı:
New York Times: Bunların patronları belli. Malesef Yahudi sermayesi. New York Times, 1896’da Sultan Abdülhamit’e saldırıyordu. 1960’da Menderes’e, 1993’te Özal’a, şimdi de aynı gazete bana kin kusuyor. Bu dört ismin içerisinde bu millete ihanet eden var mı? Sultan Abdülhamit’in, Menderes’in, Özal’ın ihaneti mi var? Benim de 12 yıllık başbakanlığım ortada. Yaptıklarımız ortada. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.
Die Zeit: İstanbul 3’üncü havalimanı yapılacak diye bunlar kudurdu, kudurdu. Çünkü 3’üncü havalimanının maliyeti 12 milyar avro. Yılda 150 milyon yolcu gidip gelecek. 25 yıllığına kiralayacağız. Kiralama bedeli olarak 22 milyar avro alacağız. 12 milyar avroya yapılacak ama biz 22 milyar avro kira alacağız.
The Economist: Eğer Erdoğan Pazar günü istediğini alırsa durdurulamaz’ diyorlar, Erdoğan diyerek sanmayın ki benim şahsımı kast ediyorlar, asıl kast ettikleri Türkiye. Hale bak ya./İmc