Badawi’nin, Türkiye’nin geçtiğimiz yıllarda Suriye’de Devlet Başkanı Beşar Esad yönetimine karşı savaşan grupları desteklemesiyle IŞİD’in bölgeye yerleşmesine neden olduğu ve bunun şimdi Türkiye için bir tehdit yarattığına dair eleştirilerle ilgili sorusuna Yıldırım şu yanıtı verdi:
“Esed’in öldürdüğü, ülkelerinden kaçmak zorunda kalan insanların bağımsızlık mücadelesi vermek için oluşturduğu gruba Türkiye destek veriyor. Onun dışındaki gruplara, ne DEAŞ’e, ne PYD’ye ne de Esed’in güçlerine Türkiye asla destek vermez.”
“Kesinlikle DEAŞ örgütüne sempati göstermedik”
IŞİD’le bağlantılı hücrelerin Türkiye’de faaliyet gösterdiğinin belgelendiğini söyleyen Badawi, Başbakan’a bunu kesin olarak durdurup durdurmadıklarına sorusuna Yıldırım, “Kesinlikle biz DEAŞ örgütüne veya herhangi başka bir terör örgütüne hiçbir sempati göstermedik, geçmişte de göstermedik, gelecekte de asla göstermeyiz. Terörün ne kadar can yakıcı bir şey olduğunu dünyada bizden daha iyi bilen bir ülke yok” yanıtını verdi.
“Esed değişmeden Türkiye’de bir şey değişmez”
Yıldırım, Türkiye’nin Esad’a yaklaşımının değişip değişmeyeceğine ilişkiyi soruya ise şu yanıtı verdi:
“Bir kere Suriye’de bir şeylerin değişmesinin zamanı çoktan geldi geçti. 500 binin üzerinde insan hayatını kaybetti. Masum, hiçbir günahı olmayan insanlar öldü gitti. 9 milyondan fazla insan yurtlarını terk etti, 3 milyonu Türkiye’de bizim misafirimiz. Biz onlara kollarımızı açtık, evimize kabul ettik.
“Muhakkak Suriye’de bir şey değişmeli ama her şeyden önce Esed değişmeli. Esed değişmeden Türkiye’de bir şey değişmez. Bu işlerin bu hale gelmesinin ana sebebi Esed’dir.
“Bir yandan Esed var bir yanda DEAŞ var. Yani ‘Esed’i mi tercih edelim, DEAŞ’ı mi?’ diye soruyorsanız, ikisini de tercih edemeyiz. İkisinin de gitmesi lazım.
“Diyelim ki DEAŞ’ı defettik, DEAŞ gitti. Esed orada olduğu müddetçe sorun çözülmeyecek. Başka bir terör grubu ön plana çıkacak. Dolayısıyla DEAŞ’ı yaratan Esed rejiminin tutumudur, Suriye’de ortaya koyduğu yönetim şeklidir, kendi vatandaşlarını bile bile ölüme göndermesidir.”
“Şartlar oluştuğunda vatandaşlık vereceğiz”
Başbakan Yıldırım röportajda Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusuna da değindi.
Türkiye’de 3 milyon mülteci olduğunu, bu kişilere önce barınma sağlandığını, sonra geçici çalışma izni verildiğini, onlara sağlık ve eğitim hizmeti de verildiğini söyleyen Yıldırım şunları söyledi:
“Bir adım sonra, şartlar oluştuğunda vatandaşlık da vereceğiz. Ama bu, bugünden yarına olmaz ve tabii bunun belirli standartları var…
“Tabii ki eğer teröre bulaşmışsa, kanunsuz işleri varsa, bunlara asla vatandaşlık söz konusu değil.
“Şu anda vatandaşımız değiller ama vatandaşımız gibi muamele görüyorlar. Her türlü haktan yararlanıyorlar…Sadece nüfus kağıtları yok.”
“Başbakanın olması şart değil”
Başbakan Yıldırım, başkanlık sistemi tartışmaları ile ilgili olarak ise “yönetimde istikrar, temsilde adalet” ilkelerinin Türkiye’nin hayrına olduğunu söyledi:
“Başkanlık sistemi olunca koalisyonlar olmayacak, sürekli güçlü bir yönetim olacak ve Türkiye zaman kaybetmeden refah için, kalkınma için daha fazla çalışacak.
“Meclis daha güçlü olacak. Milletvekilleri Meclis’te icabında bütçeyi onaylayacaklar, başkanı denetleyecekler. Yani Başbakanın olması şart değil.”
“Amerika’da diktatörlük mü var?”
Asıl yanlışın başkanlık sistemi tartışmasını kişilere indirgemek olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Tayyip Erdoğan da gelip geçici, Binali Yıldırım da gelip geçici. Bizim gelecek nesilleri düşünerek reform yapmamız lazım…”
Başkanlık sisteminin Türkiye’de otoriter bir yönetime neden olacağından kaygı duyup duymadığına dair soruya Yıldırım, “Olur mu öyle şey? Amerika’da diktatörlük mü var? Fransa’da diktatörlük mü var? Buralarda başkanlık sistemi var. Pekala başkanlık sisteminde demokrasi daha ileri gidebilir” diye yanıt verdi.