Yüksekova Güncel

Avrupa'nın cihat merkezi: Molenbeek'te neler oluyor?

Dünyadan

Fransa'nın başkenti Paris'te 129 kişinin hayatını kaybettiği saldırıları gerçekleştirenler ortaya çıktıkça gözler Brüksel Molenbeek mahallesine çevrildi.

 Fransa, Paris’te 129 kişinin hayatını kaybettiği saldırıların travmasını yaşamaya devam ediyor. Terör saldırılarını gerçekleştiren sekiz kişinin birçoğu, özellikle de saldırıların beyni için gözlerin Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan Molenbeek’e çevrilmesi ise, Avrupa’nın ortasında cihatçıları barındıran kasaba hakkında soru işaretlerine neden oldu. Peki, Molenbeek nasıl cihatçıların yuvası haline geldi? Terör saldırılarıyla anılan mahalle, Avrupa’nın ortasında nasıl denetimsiz faaliyetlerini sürdürebildi?

BU SALDIRI İLK DEĞİL

Paris’teki saldırılar, Molenbeek’i ilk kez gündeme getirmedi. 2004’te Madrid’deki tren saldırısında tutuklananlardan biri Molenbeek’te yaşayan bir Faslıydı. 2014’ün Ağustos ayında, yine aynı bölgede yaşayan Cezayir asıllı bir Fransa vatandaşı Brüksel’de bir müzede dört kişiyi öldürdü.  Ağustos’ta Amsterdam’dan Paris’e giden trende ateş açma girişiminde bulunan Eyüp el-Hazani de bir dönem Molenbeek’te yaşadı.  Bunun yanı sıra, Ocak’ta 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan Charlie Hebdo saldırısıyla bağlantısı bulunanların da burada yaşadığı ortaya çıktı. Son olarak, cihatçı grup Sharia4Belgium’un (Belçika için şeriat) da mahalleyle bağlantısı olduğu ifade ediliyor. Itinera Enstitüsü’nden Bilal Benyaich, Molenbeek’i, “Burası her türden radikal ve suçluların buluşma noktası. Burası kaybolabileceğiniz bir yer” diyerek anlatıyor.

POLİS BASKINLARIYLA GÜNDEMDE

Paris saldırılarının ardından dünya basının gözü bir anda Molenbeek’e çevrildi. Arap nüfusun fazla olduğu bu düşük gelirli mahalle, dünyanın en fazla ses getiren terör eylemlerinin planlandığı yerdi. Katliamın meydana geldiği 13 Kasım’dan bu yana, Molenbeek her gün bu sebeple polis baskınlarıyla gündeme geliyor.

Belçika İçişleri Bakanı Jan Jambon’un, “Oradaki durumu tam olarak kontrol edemiyoruz” dediği Molenbeek, Brüksel’e metroyla yalnızca 30 dakika uzaklıkta bulunuyor. 95 bin nüfuslu kasabada Müslüman nüfus ağırlıkta çoğu Fas ile Türkiye kökenli ve tabelalarda kimi zaman yalnızca Arapça yazılar göze çarpıyor. 11 milyon nüfuslu Belçika’dan yaklaşık 500 kişinin cihatçıların yanında savaşmak için Ortadoğu’ya gittiği, bunların 100’den fazlasının ise Brüksel’de yaşadığı düşünülüyor. Bu 100 kişinin çoğunluğu ise Molenbeek’ten ve şu anda Ortadoğu’da savaşıp dönen 30 kişi de kasabada yaşıyor. Bu sebepledir ki Belçika Başbakanı Charles Michel, katliamın ardından Pazar günü yaptığı açıklama, “Her seferinde Molenbeek’le bir bağlantı olduğunu fark ediyorum. Bu çok büyük bir problem” demişti.

YARIM SAATTE SİLAH TEMİNATI

Kendi belediye başkanının “şiddet yuvası” olarak nitelendirdiği Molenbeek’te Arap göçmen çocuklarının ve gençlerinin “umutsuzluktan cihatçılığa sığındığı” belirtiliyor. Yalnızca Belçika’daki Müslümanların değil, Fransa’dakilerin de “sığınma merkezi” haline gelen kasabada silahlara ulaşımın çok kolay olduğu vurgulanıyor. 500 ila bin euro arasında bir miktara, yalnızca yarım saat içinde silah temin edilebildiği belirtilirken, Başbakan Michel, son birkaç ayda alınan önlemlerin yeterli olmadığını ifade ederek bölgede daha fazla operasyon yapılması gerektiğini söylüyor.

Hollanda’da bulunan Leiden Üniversitesi’nin Terörizm ve Terörle Mücadele Merkezi’nde öğretim görevlisi Edwin Bakker, polisin Molenbeek’te denetiminin çok az olduğunu ve bu bölgenin kendini Belçika’nın parçası gibi hissetmediğini söylüyor. Daily Mail’e konuşan Bakker, konuyu şöyle açıklıyor:

“Böyle bir durumda toplumdan geri dönüş almak çok zor. Terör eylemlerine karışanların komşuları bir şeyler olduğunu görseler de polise haber vermiyorlar. Dolayısıyla, istihbaratın işi giderek zorlaşıyor.”

‘BU CANAVARLARI BİZ YARATTIK’

Cihatçı hareketlerin, işsizlik oranı yüzde 30 olan (Belçika genelinin üç katı) Molenbeek’te uzun bir süredir var olduğunu söyleyen Benyaich, “Bu beni şaşırtmıyor, çünkü Belçika’da radikal ve siyasi İslam yıllar içinde büyüdü. Birçok insanın başarılı olamayacağını, toplumda yeri olmadığını düşünmesi ve başkalarını kıskanması, militan devşirmek için bereketli zemin hazırlıyor” diyor.  “Hiçbir şey barbarca bir eylemi meşru gösteremez” diyen Benyaich, “Her toplum hak ettiği radikalleri alır. Bu canavarları biz yarattık. Onları sevsek de sevmesek de bizim sistemimizin ürünü” ifadesini kullandı.

Brüksel’deki işe alımlarda Fransızca, Flamanca, Hollandaca ve zaman zaman İngilizce bilmenin kriterler arasında olduğunu hatırlatan uzmanlar, Molenbeek’te yaşayanların çoğunlukla Arapça ve Fransızca konuştuğunu vurguluyor.  Bu durum da kasabadakilerin kendilerini Brüksel’in bir parçası gibi hissetmesini engelliyor.

Molenbeek’te bir toplum merkezi işleten Yannick Bochen, Washington Post’a yaptığı açıklamada kasabanın hiçbir zaman eşit muamele görmediğini söyledi. Alt yapı olarak kasabanın diğer bölgelere kıyasla zayıf bırakıldığını ifade eden Bochen, “Yine Molenbeek’in gündemde olmasından üzülüyorum” dedi.

‘MOLENBEEK’TE GİRİLMEZ BÖLGELER VAR’

Ülkenin eski başkabakanı Guy Verhofstadt’ın sekiz yıl boyunca güvenlik danışmanlığını yapan Brice De Ruvyer, kasabanın birden fazla sorunla mücadele ettiğini söylüyor. “Gençler eğitimiz, suça meyilli, polisle çatışmaları oluyor. Burada kısır bir döngü var ve bu, radikal grupların bu gençleri bünyelerine katmasına yol açıyor” diyen Ruyver, bölgedeki polisin de kasabadaki suç unsurlarıyla mücadele etme isteğinin olmadığına dikkat çekti. Ruyver, “Brüksel’de resmi olarak girilmez bölgeler yok, ama gerçekte var ve onlar Molenbeek’te” ifadesini kullandı. 

‘BURASI ÇALIŞKANLARIN MAHALLESİ’

Molenbeek sakinlerinin bir bölümü, kasabanın “radikal hareket yuvası” olarak nitelendirilmesinin abartıldığını düşünüyor. Los Angeles Times’a konuşan Kenza Yakubi, “Molenbeek medya önyargısının bir kurbanı. Burada ciddi işsizlik ve ayrımcılık sorunu var. Ancak, insanlar ailelerini geçindirmek için çok çalışıyorlar. Burası çalışkanların mahallesi” diyor. Bölgedeki imamların “ılımlı” olduğunu savunan Yakubi, nüfusun küçük bir kısmının radikalleştiğini ve radikalleşenlerin de bu süreci camilerde geçirmediğini belirtiyor. Politico’ya konuşan Redouane Ahrouch ise bunun tam tersini söylüyor ve yurtdışından gelen imamların Belçikalı Müslümanları radikalleştirdiğini vurguluyor. / RADİKAL

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.